Bölüm VI: Polis
"Oyun içinde oyun."
.
.
.
Mardin bir renk olsaydı kum sarsısı ve kırmızı olurdu. Topraktan yapılma eski kültürü yansıtan iki basamaklı merdivene çıktım. Hava o kadar sıcaktı ki Mardin de bu saatte dışarı çıkmak delilikti. Ya da her neyse. Girmekle girmemek arasında kendimi sorguladığım bu mekanda gözlerim sıcaktan buğulanmıştı. Uzaktan gelen bir kaç araba sesi hariç hiç ses yok diyebilirim. İçimdeki son bir iki cesaret kırıntısıyla kapıyı aralayıp içeri girdim. Karşımda yılların özlemiyle yeşil gözlerine baktığımda görüşüm netleşti. Mekan tamamen boştu. Dört tane mini masa ve iki tane devasa vazodan başka bir şey yoktu. Sanki yıllardır dekorunu hiç değişmemiş bir kafeydi.
"Hoş gel..." ince naif ses tonuyla başlayıp gözleri benim gözlerimle birleşince ciddileşen bir ses tonuyla devam etti. "Sen neden buradasın?
"İşlerim vardı, seni görmeden gitmek istemedim."
Güldü. "Bunca zaman sonra. " Bekledi sanki bir şey hatırlamış gibi durdu.
"Dün akşamki yazıt olayları sizin başınızın altından çıktı." Açık olan saçlarını geriye savurdu. "Anlamam lazımdı, muhbirinle görüştüğünde seni de o yanındakileri de almam lazımdı. Baş komiserin sözüne inanmayacaktım."
Kısmen söyledikleri doğruydu. Elini havaya kaldırdı. Tamamen karşıyaydık.
"Sakın.."
Armağan genç güzel bir polis aynı zamanda benim kız kardeşim. Görevinde oldukça başarılı. Kara lekesi benim diyebiliriz. Sahaya oldukça hakim olduğundan legal yaşam süren tarihi kaçakçıların peşine düşmüştü. -Yani benim gibilerin. Onun amacı aslında baronu yakalamaktan ziyade bu sistemi çökertmek. Kaçakçılık baronu kimliğini açık etmemek için Kızıltepe'de bir bölgede mekan işletmekteydi. Ve ben kendi ayaklarımla ona gelmiştim.
"Bu yazıtları öylece götürebileceğinizi kim söyledi?" diye bağırdı.
"Bana bağıracağına git baş komiserine bağır. Bölgeye nasıl girdim sence?" Elimdeki çantayı açıp masaya koydum. İçerisinde bir tane de kitap vardı. Kitabın dışı da parayla kaplıydı. Böylelikle kitap kamufle oluyordu. Çantayı kapatıp Armağan'ın önün doğru biraz ittim.
"Yazıtlar yerinde duruyor, sadece gömülmüş şekilde. Bu parayı saklamanı istiyorum."
Siyah gömleğinin kollarını dirseğine kadar sıyırdı. "Saçmalamayı kes. Böyle bir şey yapmayacağımı biliyorsun."
"Beni içeri tıktığım zaman, rüşvet vermekten de yargılarsın. Hem ölse haberin olmayacak ağabeyin senden ilk defa bir şey istiyor. Biliyorum aramıza giren mesafe mütemadiyen bizi ayrı kılacak. Ama sen hep iyi olan oldun. Bir iyilik sadece Armağan."
Sustu. Belindeki silahı mermiyi hazneye vererek yüzüme çevirdi.
"Seni tutuklamam lazım, kaçmaya çalışırsan vurmam lazım. Sana direnemiyorum, sana bu kadar öfkeliyken doğrularım yanlışlarımla çatışırken, beni bu duruma düşürdüğün için bile bir nedeni vardır diye düşünmeden edemiyorum. Sen beni, kardeşini sevmekten vazgeçtin..."
Kafamı hayır anlamda sallamak istedim. Ben seni sevmekten vazgeçmedim kardeşim, sadece sevgimi göstermekten vazgeçtim. Hiçbirini söylemedim. Seni korumam gerekiyordu, korudum.
Telefonumun çalmasıyla silahla telefonu işaret etti.
"Aç telefonu." sesi titriyordu.
Ceketimin iç cebinden tek elimle telefonu çıkararak kulağıma götürdüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/312116804-288-k887134.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşmalı Koruma
ChickLitİki hayat tek hikaye... Koruyanlar neden hep erkek olur? Bu sefer koruma bir KADIN(!) . . . Havucu bana uzattı. "İster misin?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Havuç sevmem." Bir ısırık aldı havuçtan. Söylediğimi umursuyor gibi değildi. "Hadi gidel...