Bölüm X: Saygı
"Duygularımı feda ederek öldürdüm.."
.
.
.
Erkeğe saygı duymak geleneksel bir şeydir, kadına saygı duymak ise sanattır. Yatağımda uzanan kadın, sanatın vücut bulmuş haliydi. Kırılmış, özenle birleştirilmiş. Bir çok insan girdi hayatıma, hiç biri içimi ısıtmadı ve sonra biri çıktı. İlgi görmeyen her şey ölür. Duygularımı feda ederek öldürdüğüm tarafım tekrar filizlenmeye çalışıyordu. Hayatım değişti. Uzun zaman sonra yanında konuşabileceğin birini bulduğunda sessiz kalmak imkansızlaşır, o kadar çok şey varken söyleceğim, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Korkuyordum; düşünmekten, unutmaktan, tanımaktan, tanıyamamaktan.. Kendimle çatışıyordum.
Gece boyu tek bir an gözümü kırpmadan başında beklemiştim. Kaan'ın evde olmaması büyük bir talihsizlikti. Kaan'ı telefonla arayarak, tüm talimatlarını eksiksiz uygulanmıştım.
Yatağımda uyuyan kadının sol tarafında, oturur vaziyette yatağın başlığına yaşlanmış uzanıyordum.
Kirpiklerinin kırpıştırmasıyla uyandığını anlamıştım. Nerede olduğunu anlamak için etrafı inceledi. Sonra bana baktı, ardından üzerindeki kıyafete baktı."Üzerimdeki ne?" T-shirtü çekiştirerek gösterdi.
"Benim t-shirtüm." Sesim önemsizce çıktı.
"Ben bu t-shirtü nasıl giydim?" Mimiklerimi düz tutmaya çalışıyordum. Neden gülmek istediğimi bilmiyordum. Oysa gerçekleri söylüyordum.
"Hazar, ben savaş uçağını zifiri karanlıkta, teçhizatı bozulmuş şekilde uçurabilirim. Yani seni bakmadan soyup, giydirebilirim." Ciddiyetimi bozmadım.
Tek kaşı havalanırken emin olmak için yüzümü inceliyordu. Yataktan ayaklarımı sarkıttım, yavaşça ayağa kalktım.
"Kaan bugün gelmeyecek. Kuzey'den rica ettim. Gün içerisinde revire uğrayıp pansuman yaptırabilirsin. Gitmişken bir de muayene olursun." Gözlerimin içine bakıyordu.
Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Teşekkür ederim." Sesi oldukça samimiydi. "İyiyim, revire gitmeyeceğim."
"Görüyorum, iyi değilsin."
"Abartma sende Baha, Allah aşkına." İyi olduğunu kanıtlamak istercesine ayağa kalktı.
"Çocukluk yapıyorsun. Bu halinle beni nasıl koruyacaksın? Ben şimdi gidiyorum."
Gözlerini bir an olsun kaçırmadan yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesi boynuma çarpıyordu. Dedi ki, "O kadar garip davranıyorsun ki çözemiyorum. Bir yandan sanki beni takmıyormuş gibi bir kere bile yanıma gelmiyorsun, sonra bir anda geliyorsun iyi olup olmadığımı anlıyorsun."
Odayı terk etmek için hareketlendiğimde kolumu tuttu.
"Tartışmamız daha bitmedi, nereye gidiyorsun hem, peşine mi takılayım illa."
Benim sınırlarım vardı, Hazar'ın sınırsızlığı, benim konuşamadıklarım vardı, onun sırları vardı. Vakitlerden mart ayıydı. Sessizliğimi korurken içimden haykırdığımı bilmiyordu.
"Takıl gel. Salona gidiyorum. Kadir, bir kahvaltı hazırlamış, şahane. Yeriz sonra da revire gideriz." Dedim.
Bir anda başını öne eğdi. Nefesini dışarı verdi. Bir şeyler dönüyordu kafasında. Buz gibi bir bakış attı. Karşımdaki kadının usta olduğu şeylerlerden bir tanesi de duygularını çok iyi saklıyor olması. Bir an olsun sanki hiç bir duygusu yokmuş gibi davranırken, sebeplerinin olduğunu kendimden biliyordum. İlgimin en büyük sebebi buydu besbelli. Cesur ve gözü kara, benim kadın versiyonum gibi. Bu da beni korkutuyor.
Canı sıkılmış olacak ki, beni beklemeden odayı terk etti. Gerçekten temiz iş çıkardım.
Komedinin üzerinden eğilerek altın işlemeli saatimi sol elime aldım, sağ bileğime taktım. Siyah tişörtümü düzelterek açık olan kapıdan salona doğru ilerledim.
Kadir kahvaltı masasını hazırlamış, masada kahvaltılıklar, kuruyemişler, ara sıcaklar bir çok çeşit vardı. Salonun girişinde Kuzey'le selamlaşıp masaya geçtik. Kadir elinde çaylarla masaya doğru gelirken, Hazar da benim kıyafetlerimden kurtulmuş, kendi kıyafetleriyle masaya doğru geldi. Koyu yeşil düz bilek üstü bir elbise giymiş. Hep pantolon ve eşofmanla gördüğüm kadını feminen görmen açıkça beni şaşırtmıştı. Bıkmışlıkla sıkılmışlık arasında sandalyesini çekerek yerleşti. Kuzey başta oturuyor, Hazar ve ben karşılıklı oturuyorduk.
Kadir teker teker çayları dağıtmaya başladı. Kuzey Kadir'den çayını aldığında menun şekilde yudumladı. "Biraz daha sipariş vermeliyim." Dedi.
Hemen telefonunu çıkarıp çay siparişi verdi.
Kadir'den çayları alıp, önce Hazar'ın sonra kendi önüme koydum.
Kapının çalışmasıyla gözlerini kapıya yönelten Kuzey, ayaklandı. "AA baya hızlı geldi." Diyerek kapıya doğru holü döndü. Hazar tebessüm ediyordu, hepimiz biliyorduk ki sipariş gelmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşmalı Koruma
ChickLitİki hayat tek hikaye... Koruyanlar neden hep erkek olur? Bu sefer koruma bir KADIN(!) . . . Havucu bana uzattı. "İster misin?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Havuç sevmem." Bir ısırık aldı havuçtan. Söylediğimi umursuyor gibi değildi. "Hadi gidel...