Bölüm XVIII: Mahalle
"Yanlış yola giden bendim."
.
.
.
"Sana zarar vermek zorunda kalsam da buradan çıkacağım." Sağlam ayağı olan sağ ayağını bir adım geri alarak bulunduğu pozisyonu sağlamlaştırdı. Saldırı pozisyonu aldı.
Odada sessiz bir çalışma ortamı sağlamak için, duvarlara ses emici paneller ekletmiştim. Bu paneller, dışarıdan gelen gürültüyü azaltarak odanın ses kontrollü ortamına dönüşmesine yardımcı oluyordu. Beyaz duvarlar, odanın geniş ve ferah bir atmosferine katkıda bulunuyor. Masa lambası, odanın odak noktasını aydınlatırken, duvardaki geniş pencereden içeri giren doğal ışık Hazar'ın yüzüne vuruyordu.
Kafamı aşağı yukarı salladım. "Korkak bir süt kuzusu olmadığını zaten biliyorum." Tek kaşım havalanırken gömleğimin kol düğmelerimi açarak sırayla önce sağ kolum ardından sol kolumu dirseklerime kadar katlayarak sıyırdım. "Sende benim, seni bırakmayacağımı biliyorsun."
Hazar, bir an tereddüt etti, ardından sert bir ifadeyle cevap verdi. "Bu kadar kolay olmayacağını biliyordum."
Hamle yapması için bekledim. Önce sağ yumruğunu savurdu, ardından sol. İki yumruğunda rahat hareketlerle savuşturdum. Tekrar yumruk savurduğunda kolumla yumruğunu kestim. Kolumu tutarak arkama doğru çevirdi. Hafif bir inilti döküldü dudaklarımdan. Beni sabit tutmaya çalışıyordu. Oysa sadece izin veriyordum.
"Berat, sana bilerek yaklaştığımı bildiğin halde neden benimle anlaşma yaptın?" Omzumdan tutarak beni aşağı eğdi. "Zekiyim diye mi? Etkilendin mi?"
Nefesimi dışarı verdim. Ardından omzumda duran elini tutarak kendi etrafında çevirdim. Şuan Hazar sırtı bana dayalı ve kolları çapraz şekilde kollarımın arasındaydı. Göğsü nefes alıp verdikçe hızlı hızlı inip çıkıyordu.
"Evet, cesaretini gördüm ve etkilendim Hazar. Asıl sebebi sende bir ihtimal görmemdi. Sana olan duygularım samimiydi. Ama sen bunu kullandın." Kol kilidimi iterek açtı. Göğsümün tam ortasına sert bir dirsek darbesi vurdu. Anlık nefesim kesildi. Kendimi toparlamam bir kaç saniyemi aldı. Tekrar yumruk atmak istediğinde geri çekildim. Hızlı hareketlerle arkama geçti. Önce dizime tekme attı, kuvvetin etkisiyle dizimin üstüne yere çöktüm. "Sana neler yapabileceğimin farkında değilsin. "Dedi.
Diğer hamlesini yapmak için ayağını kaldırdığında bacağından tutarak yere düşürdüm. "Benim sana neler yapabileceğimin farkında olmadığın gibi."
Ayağa kalmak için yeltendiğimde bacaklarıyla beni kendine doğru çekti. Bedenimi kendi bedenine mıhladı. Bacaklarını kilitledi. Göz temasımızla aramızdaki gerilim artıyordu."Ağaçlar yaslandığı yöne düşer." Dedi.
Beden ağırlığımın bir kısmını Hazar'ın üzerine veriyordum. Bakışlarında bir yoğunluk görmüştüm. Yoksa ben mi öyle hayal etmiştim bilmiyordum. Nefeslerimiz birbirimizinkine karışması aslında ikimizin de birbirimize zarar vermeden etkisiz hale getirmeye çalıştığını anlamamızı sağlamıştı. Ben ne kadar gerçek gücümü kullanmıyorsam Hazar da öyleydi. İkimiz de, içimizdeki askeri eğitimi ve strateji becerilerini kullanarak durumu kontrol altına almayı çalışıyorduk. Hazar eliyle bacağına uzattı, bacağında bulunan silahına davrandı. Hızla elim bacağına gitti, Hazar'ın üzerinde olmam bana avantaj sağladı. Silahı ona doğrultmam bacaklarını çözmesine neden oldu. Hızla kendimi toplarken bir elimde silahla, diğer elimle de Hazar'ın üzerinde kontrol sağlamış bir şekilde duruyordum. Hazar yerde oturur pozisyondaydı. İkimizin arasında bir sessizlik hakimdi, ama bu sessizlik, odayı dolduran gerilimi yansıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşmalı Koruma
ChickLitİki hayat tek hikaye... Koruyanlar neden hep erkek olur? Bu sefer koruma bir KADIN(!) . . . Havucu bana uzattı. "İster misin?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Havuç sevmem." Bir ısırık aldı havuçtan. Söylediğimi umursuyor gibi değildi. "Hadi gidel...