27 Ekim, 2013.
Hala yaşıyorum ve evet, birirleri ölüyor, doğuyor, gülüyor ve sinir krizleri geçiriyor fakat ben hala aynı, donuk bedenimle yaşıyorum. Hiçbir şey için hevesim yok. Hiçbir şeyi kaznanacağıma dair inancım yok. Düşündüm. Gerçekten bir çıkış yolum var mı, diye çok düşündüm ama yokmuş, hayatıma yön verebileceğim tek konu, bileklerimi mi kessem yoksa boğazımı mı, diye düşünmekmiş.
Bazılarımız olabileceği şeyler için doğmuyor.
Ben bir erkek olmak için doğmadım, sen bir erkek olmak için doğmadın, belki şu an ellerimin arasındaki kalem de intihar mektubu yazmak için var olmadı.
Çok düşündüm, artık eminim, bunlar gerçekten intihar mektupları ve ilk günki kadar hoşnut değilim bu durumdan çünkü gideceğim yeri bilmiyorum. Şems, hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını nereden biliyorsun, demiş. Ortada bir hayat kalmadığında hala umut beklenir mi yoksa ancak tabutumun dışından gelen kuş cıvıltıları mı kalır bana benden?
Tabuta girmeden önce bir kuş cıvıltısı duysaydım, bu umut olurdu ama artık umut yok.
Bal
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık ekim rakamları
General Fictionserin sokakların sonunda hep bir kaybediş var. sevdiğim öykülerin yazarları acı içinde. kadınların gözleri ağlamaktan güzelleşmiş. ekim ayının izmarit kokan kaldırımlarında, hala sayılar yazılı. sevgili mera, ellerimden tutman için kalan birkaç gün...