! hassas içerik
İs karası saçlarının mor ucunu eline aldı genç kadın. Kendisine çizikler atmak için kullandığı bıçağı bir tutam saça değdirdi ve yavaşça kesti. O tutam da diğerlerinin yanındaki yerini alıp beyaz fayansa düştüğünde hala tütmekte olan sigaraya uzandı. İzmariti kırmızıya boyanmış dudaklarının arasına yerleştirdi ve kenarları paslanmış aynadan kendini izledi.
Öleli çok oluyordu, yaşamak için hiçbir nedeni olmadığını fark ettiğinden beri ölüp duruyordu her gün.
Özgürlük diye bir şey yoktu.
İpek saçlarını kökünden ayrılmasını umursamadan sertçe tarıyor, arada bir aynadan arkasına, dolmakta olan küvete bakıyordu. Sonu, annesinin karnındayken yüzdüğü gibi bir sıvının içinde olsun istiyordu. Yeniden doğmak gibi, ruhunu adım adım aptal bedeninden sıyırmak ve evrenin başka bir kuytu köşesine yerleşmek. Belki daha fazla acı çekerim, diye düşünse de bunun üstü yoktu. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak yaşadığı acının daha üst versiyonu yoktu.
Plakta çalan şarkıyla yere basan tek ayağını ritme uydurdu, sayesinde o bacağının üzerine attığı diğer bacağı ve dizine yasladığı dirsekleri de sarsılıyordu. Yavaşça eğilerek omurga başlancıgını ortaya çıkarttı, kafasını ellerinin arasına aldı ve dalgınca yerdeki kan damlalarına baktı. Gülümsedi, gülümsemesi gittikçe daha korkutucu bir hal aldı ve müzik kesildi.
Sandalyeden kalktı. Sızlayan tüm eklemlerine, kanayan kesiklerine rağmen yere koyduğu pikapa eğildi ve kabının içindeki başka bir plakla pikaptakini değiştirdi. Şarkının dünyanın sonu gelmiş gibi bir hava veren sakin melodisi kulaklarına çalındığında kendini sırt üstü yere bıraktı. Yerdeki sigara paketine uzanıp eskimiş zippoyla ucunu yaktı.
Zippoyu kapağını kapatmadan yanına, fayansın üstüne bıraktığında yeni kestiği için yerde olan saçlarını ateşin ucu tutuşturdu ama kesilmiş saçlar birkaç saniye içinde kendi halinde yanıp kül oldu. Sigarasını dudaklarından ayırıp dumanı havaya üflediğinde şarkının ritmiyle birlikte külü yere silkeledi.
Lavabonun önüne bıraktığı bıçağı almak için yerinde doğrulduğuna sigarasını bilinçsizce bıraktı, sigara bacağını yaktığında ya da bu yanık gözlerini doldurduğunda hiçbir şey önemli değildi. Dizlerinin üzerinde yükselip bıcağa uzandı ve tekrar olduğu yere yattı.
Bıçağı hafif izli teninin üzerinde yavaş yavaş gezdirirken gözlerini kırpıştırıyor, hiçbir şey hissetmediğini biliyordu. hissettiği tek şey birkaç saniye süren sızılardı, kanı banyonun zemininde akıp pikapı ve sigara pakediyle çakmağını boyarken öylece izledi.
Kalan son gücüyle kendini dolmuş küvete bıraktığında su taştı, kanı daha da hızlı aktı ve gözlerini kapatmadan önce, aklında sadece gideceği yer vardı.
son.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık ekim rakamları
General Fictionserin sokakların sonunda hep bir kaybediş var. sevdiğim öykülerin yazarları acı içinde. kadınların gözleri ağlamaktan güzelleşmiş. ekim ayının izmarit kokan kaldırımlarında, hala sayılar yazılı. sevgili mera, ellerimden tutman için kalan birkaç gün...