tanıdığımız bal'ın sonunun bu şekilde olmasını çoğumuz istemiyorduk, biliyorum ama onun yaşaması hiç gerçekçi gelmiyordu gözüme. en baştan beri öleceğini biliyordum, onu kendini öldürmeden önce bir şeylerle barıştırmak istedim ama gerçeği söylemek gerekirse, ben bile onu tam olarak hatırlamıyorum.
bu çalışmayı bitirmek on sekiz aydan fazla sürdü. normalde hiçbir şey için bu kadar sabredip devam etmem ama bal'ı , enes'i ya da siz hangisi için okuduysanız onu geri planda bırakıp çürümelerine izin vermek içimden gelmedi.
final bölümü tamamlanmamış gibi geliyor bana hala ama sonrası için söyleyecek sözüm yok, bal'ı, bal'dan iyi kimse anlatamazdı. kendi cümlelerinin olmadığı yerde, beyza olarak bir şeyler yazmayı doğru bulmadım, bu yüzden böyle bitecek kırık ekim rakamları. sonu hiç gelmemiş gibi. çünkü ölüm dediğimiz şey bunun ta kendisi, ölen kimsenin sonu gelmedi gibi.
bal ilk başta umutsuzdu. ne kadar mera'nın ona yardım edebileceğini düşünüyormuş gibi gözükse de aslında bunun olmayacağını kendisi de biliyordu ama öylece ölüp gitmek de istemiyordu. pars'ın mezarına gittiğinden sonraki bölümlerde de yaşayamayacağı bir dünyada olmak istemediğine tamamen karar vermişti ve dönüşü yoktu.
bal'ın umut ettiği, beklediği ve mutlu olacağı şey ölmekti. neden olduğunu hepimiz biliyoruz.
lütfen, etrafınızdaki insanları gözetin ve işaretlere dikkat edin çünkü kimsenin hikayesi böyle bitmemeli.
b.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık ekim rakamları
Ficción Generalserin sokakların sonunda hep bir kaybediş var. sevdiğim öykülerin yazarları acı içinde. kadınların gözleri ağlamaktan güzelleşmiş. ekim ayının izmarit kokan kaldırımlarında, hala sayılar yazılı. sevgili mera, ellerimden tutman için kalan birkaç gün...