30 ekim, 2013.
Bugün benim doğum günüm.
Ellerimden alınan yirmi beşinci yılım ve hiçbir yılımda bu kadar ölmüş, öldürülmüş hissetmedim. Nabzımın bulunduğu yeri zaman zaman yokluyorum, yarın atmayacak olması beni mutlu ediyor. Otuz gündür kendimi buna hazırlıyorum, ben bile vazgeçeceğimi düşündüm ama yüreğim bu kadar siyaha boyanmışken karşımdaki renkleri göremez oldum. Ne yanlış, ne doğru bilmiyorum ama bildiğin tek bir şey varsa, o da ölmek için doğduğumuz. Ben doğdum, büyüdüm, yirmi beş oldum ve öleceğim.
Ben yarın öleceğim.
Keşke sen gitmeden oturup konuşabilseydik, birbirimize söyleyemediğimiz her şeyi söyleseydik ve ben öleceksem bile, bendimi bir defter tutmaya zorlamasaydım. Yazılarda değil, aklında yaşasaydım. Keşke, keşke demeseydik.
Bir dahakine bunu yapma Mera, bana sarıl, sev beni. 'Cause for all we know, we might be dead by tomorrow.*
ben
*we might be dead by tomorrow, soko.
2012.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık ekim rakamları
General Fictionserin sokakların sonunda hep bir kaybediş var. sevdiğim öykülerin yazarları acı içinde. kadınların gözleri ağlamaktan güzelleşmiş. ekim ayının izmarit kokan kaldırımlarında, hala sayılar yazılı. sevgili mera, ellerimden tutman için kalan birkaç gün...