23 ekim, 2013.
Vedalar hep can mı yakar?
Belki de bunları düşünmek için çok geç artık, ben vedamı ettim çoktan. Pars'a da, balkonumun altında soğuktan ölmüş yavru köpeğe de. Ben doğurttum onu, gözlerim önünde donup gitti. Kimse benim elimi tutmadı diye intikam mı aldım? Belki. Hak ediyor muydu? Asla. Ben böyle biriyim mera, bencilim fazlasıyla. Tatil bittiğinde söverek giderim okula, öğretmenlerin işini yapmazsa geçinemeyeceği umurumda olmadı hiç. Olmasın da, insan kendi için yaşar.
lLisemde felsefe hocam sınıfın çoğuna göre basit olan bir soru sordu bize. Tolstoy'un en ünlü kiyaplarından birinin adından özenilmiş bir soru. Üşengeçti felsefe hocamız, bize sorduğu hiçbir soruya kafa yormazdı. 'İnsan ne ile yaşar?' dedi. Umutla, yazdım. Peşi sıra sayfalarca dil döktüm kağıdıma, adamın dolabında çürüdü. Benim umudum da çürüdü biraz biraz, belki görülmek, okunmak bir şeyleri değiştirirdi ama benim umuduma müsvedde gibi davranıldı. Kimseye göstermedim sonrasında. umut, yürekte saklandıkça yaşardı.
Umudunu başkasına gösterdiğin an,
ölürdün. Öldüm. bu artık veda değil.Bunu sana yazma nedenimi de kavrayıverdim bir anda. İlk sayfalara kazıdığım gibi beni kurtarman için değil bunlar, beni yaşatman için falan da değil. Yazmaya başladığımda çoktan bir ölüydüm çünkü ve kalbim yaşasa dahi, beyin ölümü gerçekleşmiş biri artık sadece et yığınından ibarettir. Bunu yazma amacım, geri dönerim sanma diye. Bir travman da ben olmayayım diye.
Bal
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık ekim rakamları
Genel Kurguserin sokakların sonunda hep bir kaybediş var. sevdiğim öykülerin yazarları acı içinde. kadınların gözleri ağlamaktan güzelleşmiş. ekim ayının izmarit kokan kaldırımlarında, hala sayılar yazılı. sevgili mera, ellerimden tutman için kalan birkaç gün...