3.Bölüm

140 8 2
                                    

Biten kahvaltı faslının ardından gülümseyerek Arası bırakıp yukarı çıktım. Sırt çantama bir konu kitabımı ve notlarımı koyup, kalemliğimide eklediğimde hazırdım. Çantamı takıp son kez aynadan kendimi süzdüğümde gayet hoş bir görüntü beni karşılamış ve memnun etmişti. Tempolu adımlarla odamı terk ederken ev halkının kahvaltı masasında hala çay keyfi yaptını gördüm. "Çıkıyoruz biz ana Alya hazırlanmış."  "Tamam oğlum, geç kalma."  Murat benden önce kapıya adımlarken gözlerim kocamı arıyordu. Gelip yanağımı öpmesi, kollarına alması, bana başarılar dilemesi gerekiyordu.  Biliyordum ki eğer şimdi o masadan kalkıp buraya gelmezse evlilik hayatımız boyunca bir ilki yapmış olucak bana kırgınlığını tüm ev ahalisine gösterecekti. Ve bu kırgınlığın ne kadar büyük olduğunu bir kez daha vuracaktı yüzüme.

"Haydi Alya! Geç kalacağız." Gözlerim onun gözlerine değdiğinde kaşık çatal sesleri bana kendince gergin bir müzik ortamı sunarken, muratın söylenmesi bir panik haline büründürüyordu. "Geliyorum murat "  Cevabım ile kapı kulpunu kavrayan murat acele etmem için beni sınıyor gibiydi. Hızla kocamın sandalyesine doğru ilerdim. Arkasında durdum ve sakallı yanağına minik bir öpücük kondurdum. "Görüşürüz." Bana başını sallayıp sessiz bir mırıltı ile karşılık veren kocama aldırmadan ilerledim muratın yanına.

Arabaya doğru adımlayan ayaklarım bedenimi taşımakta hiç bir zorluk taşımazken ruhumu bedenime, düşüncelerimi zihnime hapis etmekte zorlnıyordum.

"Sen az önce abimi mi öptün?" Alay içeren sesi bu durumdan pek bir keyif aldığını o gözler önüne sererken arabaya kendimi attım. "Itiraf et o böyle şeyler yaptığında hoşuna gidiyordu da bilerek naz yapıyorsun değil mi?" Anahtarı yerine yerleştirirken ışıltılı sırıtışı bir an olsun yüzünden silinmiyordu. "Ah siz kadınlar yok musunuz? Yeminle şeytana pabucunu ters giydirirsiniz."

Bulduğu her fırsatta kadınlara giydirmeye bayılan murata  ses etmedim. Haklı bir şaşkınlığı vardı. Haklı bir şaşkınlığım vardı.  Bugün kendi isteğimle ilk defa onu insanlar için de öpmüştüm. Bundan utanmamıştım. Oysa böyle şeyleri başkalarının yanında yapmak bana ayıp gelir utandırdı. Ondan kızardım ya zaten ona insanların için de böyle şeyler yapınca.

Ben ne kadar bu konuda utangaç ve çemkimsersem Mirza da o kadar utanmaz ve arsızdı.  Ancak bugün farklıydı işte. Bugün acı defterime silinmez bir çentik daha atmış madalyasını zihnime, yarasını göğsüme hapsetmiştim.
"Teşekkür ederim." Duran araba ile inip okula girdim.

Yazılı bir sınavım vardı ve ben kendimi buna psikolojik olarak hiç hazır hissetmiyordum. Gözlerim sınıf arkadaşlarımı ararken hedefini bulan gözlerim ile kafeteryadaki köşe masasına doğru ilerledim. "Hoş geldin Alya, çalıştın mı?" "Keşke bir hali mi hatrımı sorsaydın?"
Bu çıkışıma küçük çaplı bir kahkaha ile karşılı verirken boş olan bir sandalye çekip yanına yerleştim.

"Aslında çok çalıştım ama pek sınav modunda değil gibiyim. Yapabileceğimi sanmıyorum."
Sedef'in gözleri mimiklerimi tartarken onunda benden farksız olmadığını anladığmda  Ayşenin cıvıl cıvıl sesi doldurdu kulaklarımızı.
"Hemen yakmayın gemileri sınava iki saatten fazla var. Ben garip bir şekilde çoğu konuyu anladım ve kendime güveniyorum. Bir saat kadar kafa dağıtalım sonra ben size bir şeyler anlatırım." Umutla gözlerine bakarken gülümsedim. Bu cidden önemli bir sınavdı. Düşük bir puan giden 4 kredi demek olacaktı. 

Okulum benim için çok önemli, bu coğrafyayı bu hayatı ben seçmemiştim belki ama bir şeyleri değiştirebilirdim. Her şeye rağmen gururumu da alıp kaçabilirdim burdan. Hergün beni sevmeyen bir adamın yatağına girmezdim, hergün yeni yalanlar uydurmazdım, hergün biraz daha ölmez, acı çekmezdim. 

zahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin