Üzerime geçirdiğim kırmızı elbiseyi ayna karşısında tekrar süzdüm.
Diz kapağımın bir karış altında biten vücudumu çepeçevre saran bir elbiseydi . Uzun kollu derin göğüs dekolteli sade ama can alıcı bir mi elbiseydi . Aynadaki yansımama gülümsedim . Saçlarımı tarayıp iki yandan hafifçe tutturdum.
Pempe tonlarındaki hafif allığım, yoğun maskaram ve doğal tonlarda ki rujum ile hazırdım . Dolabı açıp aheste aheste ayakkabılarımı süzdüm. Kırem tonlarında zarif bir bot ve krem kabanımı alıp üstüme geçirdim.
Usul usul çalan telofon ile arama ekranına baktım . Halam ısrarla aramasını sürdürse de telofonu sessize alıp çantamın içine rujumu, cüzdanımı , ve kulaklığımı atıp kapattım. Daha fazlasını alamayacak kadar küçüktü .
Ciğerlerime çektiğim derin bir nefes ile usul usul , kapıyı araladım. Topuklularımın cikardıgı sesler eşliğinde merdivenleri indim.
Birazdan kına için çıkılacaktı tabii bende öyle .
"Nerde kaldı Mirza şu kadın?"
"Geldim baba ." Dedim tüm dikkatleri üzerine çekerken . Yusuf Mirza'nın bana dönen yoğun bakışları usul usul terlememe sebebiyet verse de daha dik tuttum başımı .
"Muazzam görünüyorsun Alya." Kalın ve talazlı ses, hala gözleri üzerimde olan kocamın aksine kaynım Murat'a aitti.
Küçük ve yapay bir öksürük sesi ile lalenin Murat'ı çekistirdiğini gördüm. İneceğim bir basamak kalmadığında Yusuf Mirza'nın yanına doğru adımladım.
"Biz çıkıyoruz , sizde yetişin peşimizden."
Babasını sadece başı ile onaylayan Yusuf Mirza ile kan beynine sıçrasa da sukunetimi korudum. Şimdi değildi.
"Gül bizi abinle iki dakika baş başa bırakır mısın ?"
"Kalalım hatun. Sevda çık sende gülle ."
"Gerek yok ." Dedim tek elim ile saçımı düzeltip bir ayağımı usulca yırtmactan dışarı doğru atarken.
"Sevda yukarı çıkacak."
Gül sözlerim ile duraklasada hızlıca çıkmıştı.
"Anlamadım."
Kulağımı tırmalayan o sesi tekrar duyduğumda tiksinti ile yüzüne baktım.
Bembeyaz tenini ortaya serecek zümrüt yeşili uzun bir elbise giymişti. Göğsü belinde ki işlemelerle elbise bir sanat harikası olsa da vücudumda ki tiksinme hissini geri alamıyordu.
"Duydun " dedim usulca "sen hiç bir yere gelmiyorsun . Boşuna süslenmişsin bu kadar ."
Bileğimin kavranması ile duraksasamda aldırmadım .
"Mutfağa geç Sevda ."
"Ağam ?"
"Hadi Sevda ."
Sevda tıpış tıpış mutfağa giderken bileğimi pençesinden kurtardım.
"Ne bu kılık."
"Takildigin tek şey bu mu ?" Dudaklarıma peydah olan histerik gülüş baş parmağının usulca rujla bezenmiş dudağımı okşadığında soldu."
"Söyle hatun , bugünkü derdin ne?"
Boynuma doğru uzanan saçlarımı zarifçe omzunun ardına taşıdı .
"O kınaya ikimizi birden götürmek niyetinde misin cidden Yusuf ?"
"Biliyorsun , babam -"
"Bilmiyorum Yusuf , bu evde ağa kim bilmiyormuyorum. Yerimi , senin gözündeki konumumu bilmiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
zahi
Romansa"Seni seviyorum gerisi önemli değil." Karşısındaki kadın, ilk karısı, ilk seveniydi. Böylesine bir sevda var mıydı başka bir yerde bilmiyordu, zaten bu aralar hiç bir şey bilmiyorduki. Bildiği tek şey bu güzel kadına olan hayranlığıydı, aslatine, du...