Benim içim parçalanırken aşağıda kocamın nikahı kıyılacaktı. Evin dört bir köşesi cenaze günüm değilmiş gibi sanki yapılacak evlilik bir kuma evliliği değilmiş gibi süslendi.
Dudaklarımdan firar eden bir hıçkırık kaç gündür bitmeyen gözyaşlarıma bir yenisini eklerken titrekce bundan sonra ne olacağını düşüyordum.
Aynı evin içinde iki kadın, iki gelin , tek bir adam. Ona artık kocam diyebilecek miydim? O artık benim kocam değildi. Belki hala karısıydım evet ama onu asla kocam gibi görmeyecektim.
O artık sadece başka bir kadının kocasıydı. Bu ailede bu evde yerim yok yok gibi hissediyordum. Canım yanıyor içim parçalanıyordu.
Ayağımın altında az önce düşen bardağın parçaları vardı. Usulca eğilip temizlemeye başladım. Mahvolmuş kalbim gibiydi sanki bu parçalar . Avucumda biriktirdiğim camlar ileoyleye kaldım odada. Aşağı inmeye cesaretim yoktu. Unutulmuş varlığım açılarıyla birlikte bu odaya sığdırılmıştı.
Kalbim tarifi zor bir acıya gebeyken zihnim yıkılmaz bir kinle sarsıldı. Bu aile hani benim ailemdi. Neredelerdi şimdi. Anne dediğim kadın bana ablalık edenler neredeydi. Bir babanın nasıl rızası olurdu böyle bir duruma.
Topladığım her bir parçayı tekrar hırsla yere savurdugumda odanın kapısı hızla açıldı.
”Alya ! Gidiyoruz."
Murat'ın bu hali öyle yabancıydı ki bana tanıyamadım. Gözlerindeki öfke kin kimeydi. Ne diye bu durumdaydı. En son ne zaman görmüştüm onu ?
”Sen karımı hiç bir yere goturemezsin. Kendine gel haddini aşma Murat."
Kulaklarım bir zamanlar kocam dediğim adamın iğrenç sesiyle dolarken midem kasıldı. Murat arkasına dönüp sinirle soluklandığında gözlerim ikili arasında mekik dokuyordu.
”Senin karın aşağıda . Yenge dediğin kadının kardeşini kuma almaya karar verdin ya unuttun mu?"
Acımasız sozlerdi bunlar. Canımı yaktı.
”Töre ne diyorsa onu yaptım lan ben. Daha şimdiden it gibi pişmanım boka döndü hayatım."
”Senin hayatının boka falan döndüğü yok. Sikerim töreni de seni de."
Murat la göz göze geldiğimiz o kısacık anda yanına gitmem gerektiğini anladım.
Son bir kaç gündür aradığım güç buymuşcasına yamacına koştum.
”Odana gir Alya .” senden emir almayı bırakalı çok oldu.
Başımı dikleştirip tek bir geri adım atmadım.
”Kardeşimin kocasının nikahını izlemesine izin vermem.”
Murat'ın peşi sıra ilerlerken koluma dolanan kolla geri çekilmek zorunda kaldım. Hareketleri ilk defa bu denli vahşiydi. Murat aramızda oluşan bir kaç adımlık mesafeyi hiç edip Yusuf ’a bir yumruk geçirdiğinde sendeleyen bedeni korkmama sebep olsada Murat ani bir hızla beni Yusuf'un ardından çekip almıştı.
”Senin aksine benim bacım dediğim kıza bakış açım iki dakkada değişmiyor şerefsiz!"
Şahit olduğum olaylar bedeni sarsarken Murat kolumdaki elini bileğime indirip merdivenlere yöneldi. Az önce adeta tıslamıştı.
Yusuf'un Murat diye kukremesi ile yukarı tırmanan bir sürü göz ile kesişti bakışlarım. Çok kalabalık olmasa da en az 50 kişilik bir davetli vardı.
Şaşkın gözler bir bana birde Murat'ın avucundaki bileğime gidiyordu. Çıkan hiç bir fısıltıyı umursamayan Murat'a minnettardım.
Konağın avlusuna çıktığımız anda erkeklerin gözleri bizi bulurken usulca akan yaşlara rağmen dik tuttum başımı . Beni bu hale onlar getirmişti . Onların töresi , bu toprakların zulmü hastalıklı zihinleri yuzundendi bu halim. Azad abinin bize doğru sert adımlarını ikimzde gördüysekde umursamadan bindik arabaya.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
zahi
Romance"Seni seviyorum gerisi önemli değil." Karşısındaki kadın, ilk karısı, ilk seveniydi. Böylesine bir sevda var mıydı başka bir yerde bilmiyordu, zaten bu aralar hiç bir şey bilmiyorduki. Bildiği tek şey bu güzel kadına olan hayranlığıydı, aslatine, du...