4. Bölüm

151 8 5
                                    

Laf arasına sıkıştırılmış imalardan hiç bir şey anlamayacak kadar yoğundu beynim. Yorgun hissediyordum üstelik. Konuşmaları umursamadan odama çıktım. Aynadaki yansımam öyle bitikti ki anlam veremiyodum. Ellerim yeşil panyenin sardığı sözde göbeğimi bulduğunda gülümsedim. Tam olarak burda ellerimin altında küçük bir canı öyle çok isterdim ki. 2 yıl olmuştu evleneli ama bir çocuğumuz yoktu hala, bana da kısır diyorlar mıydı? Bugün duyduklarım tesadüf müydü?  O kadın her kimse aynı toprağın kadınıydık bana da ediyorlardır elbet.

Makyaj masasın üzerine bıraktığım telofonumu sardı parmaklarım. Kocamı aramalıydım.

"Yusuf?" "Söyle güzelim." Ses tınısınından bir şeyleri anlamak için çabaladım ama olmadı. Ben bir aynaydım o ise görünmez adam.

"Ne zaman döneceksin?" Deyiverdim bam diye. Ara sözlere gerek bile duymamıştım sanırım. Kısık bir nefesin ardından sesini işitti kulaklarım. "Biraz gecikeceğim, önemli bir şey mi var?"  Sakin ama meraklı sesi ile duraksadım. Bir şeyler olmalıydı. "Çözemediğim sorularım var çok acil yarına bitmesi gerek yardım isteyecektim." Zerre derslerle alakam olmadığı bir günde birikmiş sorular! Dahisin Alya.  

"Sorularını pazartesi hallediyoruz diye hatırlıyordum." "Tarihler değişince bende öne çektim." Yalandan kim ölmüştü?  "Üzgünüm Alya'm bugün erken gelsem bile problemlerle uğraşacak bir durumda değilim. Sabah bakarız olur mu?"
Sıkıntılı bir soluk verdim. Ben unutmaya çalıştıkça hatırlatıyordu. "Nerdesin ki sen?" Sahi nerdeydi benim kocam? Şirket değil miydi iş yeri, niye orda değildi?

"Işlerim var Güzelim." Yorgun sesine bir parça bıkkınlık eklendiğinde gözlerim dolmadan edemedim. "Şirketle mi ilgili?" Değildi biliyordum. "Iyi misin? Alya?" Cidden sesimin titrediğini anladığından mı sormuştu yoksa konu değiştirmek istediğinden mi bilemedim.

Suskunluğum konuşma sırasını tekrar ona atarken bekledim. "Yarım saate evdeyim güzelim, gelince konuşalım." Yüzüme kapanan telofon ile lavaboya ilerledim. Yusuf nasıl bir adamdı asla anlamayacaktım fakat ona olan sevgim her gün daha da büyürken canımda gün geçtikçe daha çok yanıyordu.

Yüzümü soğuk su ile yıkayıp kuruladım kendime gelmem lazımdı.

Sorular?

Sorum yoktu ki benim! Ne diyecektim şimdi gelince yalan söyledim mi?

Telaşla lavabodon çıkıp telofonumu geri aldım.  Kızlara bana zorlandıkları soruları atmalarını istediğim bir mesaj gönderip ayna karşına geçtim. Acele etmeliydim. Ağlamaktan düşen gözlerim ile görürse Yusuf beni ne diyeceğimi bilemezdim.

Göz altlarıma kapatıcı sürüp pembe bir allık sürdüm. Yüzümde canlılığa ihtiyacım vardı. Ellerim alel-acele dudak balmını kavrarken gözlerim saate kaydı, daha soru yoktu ortalıkta. Aynadaki görüntümü tekrar kontrol ettiğimde daha iyiydim. Kurumuş dudaklarım canlanmış, gözlerimi kamufile etmiş yüzüme renk katmıştım.

Üst üste titreyen telofonum küçük çaplı bir rahatlama sunarken mesajlara girdim. Yaklaşık 15 kadar soru vardı.

Ders çalıştığım ahşap  masama geçip soruları temiz bir kağıda geçirirken gözlerim saate kayıp duruyordu. 5-6 dakika sonra burda olurdu kocam. Gereksiz bir heyecan yapmıştım sanki? Sanki?   Uyuma numarası mı yapsaydım? Sinirden bayılırdı vallahi.

Açılan kapı ile yerimden sıçrarken koltuğumdan kalkıp yanına gittim. Ceketini asıyordu. "Hoş geldin." Başını sallayarak beni onaylandığında lavaboya gitti. Evet kapı yine açıktı. Gözlerimi ondan ayırıp adımlarımı yatağa çevirdim rahat bir pozisyon bulup onu beklemeye başladım. Ellerini özensizce yıkayıp kuraladığında gözleri  beni buldu . Yorgun bakıyordu gözleri, son derece yorgun. Ona annelik konusunu açamayacağım kadar yorgun. Bugünün hesabını sormak istemeyeceğim kadar yorgun.  Benim kocamı ne yormuştu böyle? Yatak ağırlı ile hafif bir çökme yaşarken oturmak yerine direkt uzandı. Vücudumu ona doğru çevirip ellerim göğsünü bulduğunda mirildanmadan farksız konuştum. ”Çok mu yorgunsun?" Başını salladı usulca. Gösündeki elimi kavrayıp dudaklarına götürdü. İçim yanıyordu. Islak bir öpücük bahşetti avucuma.  ”sirketle ilgili bir sorun mu var?"

zahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin