Zaman sanki bir kaç saniye öncesi durmuştu benim için. Öyle güzel bakıyordu ki sevdiğim adam, bu an bitsin istemiyordum. Üzerimde ki yeşil elbisenin etekleri yeri süpürürken toplama gereği duymadan ilerledim yanına. "Beğendin mi ?" Sesim bir çocuğun heyecanını benzeyen bir tonda, zaten bildiğim cevabın sesli telaffuzunu bekliyordum. "Çok beğendim." Sesi daha ne kadar kısık çıkabilirdi ki diyordum kulağıma çarpan nefesiyle cevabımı bulmuş oldum. "Bunu alalım ama kimse görsün istemiyorum." Derdini anlasamda eğlenmek daha cazipti şu an.
"Ama Yusuf'um, insanlar elbet üstümde görecek, görmeyeceklerse ne anlamı var?" Dudaklarımı dişliyor, bizi izleyen mağaza görevlilerini umursamıyordum.
"Hele biz bi alalım ben anlamlandıracağım onu sen merak etme." Etmezdim, o en güzel anlamları sunacak ve ben o anlamları bizzat taşıyacaktım biliyordum.
"Düğünde ne giyeceğim peki ? Bir de kınası var bunun! Ben gelmesem mi ne ?" Küçük bir gülümseme ile başını iki yana salladı. Yakınmama karşılık olarak hayıflanıyordu sanırım. "Git çıkar hadi üstünü de başka mağazalara bakalım şunu alıp." Başımı onaylar anlamda salladiginda bıkkınca tekrar kabine döndüm. Yusuf 'umla alış veriş yapmayı bile özlemiştim. Son zamanlarda öyle yoğundu ki düzgünce vakit geçiremiyorduk bile.
Fermuarı zar zor indirip elbiseyi tekrar akısına astım eteğimi ve buluzumu tekrar giyip koluma hırkamı atıp çıktım. Az daha elbiseyi unutuyordum. Seri adımlarla geri dönüp onuda hırkanın üzerine bıraktım. Yusuf az ilerdeki raflarda kazaklara bakıyordu. Saniyeler için de yanıma gelmiş kasaya iletmiştik. Elindeki bir kaç kazağı ve elbiseyi kasadan geçirip ödemesini yaparken hırkamı giydim.
Eli, elimi kavradığında usluca mağazadan çıkmış karşı sokağa geçmiştik. Sanırım butiğe gidiyorduk. Ellerimin ellerinde olmasını seviyordum. Bedenimi saran sıcaklığı, güven duygusu öyle hoştuki Allah herkese böyle duyguları yaşamayı nasip etsindi. Yusuf olmadan önceki hayatında bir hiç gibi, amaçsızca yaşayan bir insan gibiydim. Temizlik işlerine bakan, boş gözlerle etrafı seyreden ve tek sevinci yağmurun altında ıslanmak olan bir kızdan dünyanın en güzel hazlarını yaşayan bir kadına donüşmüştüm. Silik varlığım bir anlam kazanmış yaşamın nefes almaktan öte bir kavram olduğunu anlamlandırmıştı. Yaşamayan bilemezdi. Ellerimizi asla ayırmak istemezcesine biraz daha sıktım.
"Umarım bir şeyler buluruz." Dedi mağazaya girmeden önce. Benden daha ilgiliydi giyim kuşama. Eline aldığı siyah, yandan işlemeli tabir caizse rahibe elbisesini gösterdi. Başımı hızla iki yana salladığımda bir başka rahibe elbisesi ellerinde can buldu. Gözüme çarpan ilk elbiseyi alıp ona gösterdim. Siyah saten orta boy, biraz dekolteli bir elbiseyi. "Nerede giymeyi planlıyorsun bunu?" "Kınada Yusuf. Kadınlar arası olacak hem lütfen alalım." Daha denememiş olmama rağmen kötü durmayacağına emin olarak ısrarlarıma başlamıştım bile.
"Biraz açık değil mi sence de? " başımı telaşla iki yana sallayıp gözlerine umutla bakmaya devam ediyordum. "Bakma öyle kedi yavrusu gibi, alalım çok istiyorsan. Şurada ayakkabılar var gel beğen hadi bir tane." Sevinçle ayakkabılara doğru ilerlerken üzerinde hala küçük bir şok olduğunu inkar etmeyecektim. Bu tarz bir elbiseye izin vereceğini aklımın ucundan bile geçirmezdim oysa ki. Bir kaç ayakkabıyı denerken Yusuf çalan telofonumu açmış tepemde dikilerek konuşuyordu.
"Nerden çıktı şimdi durup dururken?" Sesi sert olmasada bıkkındı. Ayağındaki siyah zarif ayakkabıyı çıkarıp eski ayakkabılarımı giydim. Yusuf hala konuşuyordu. Çıkardayım ayakkabıları elime alıp görebileceği vaziyette salladım. Başını beni onaylar anlamda salladığında eliyle kasayı gösterdi. Onu arkamda bırakıp kasaya doğru yönelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zahi
Romance"Seni seviyorum gerisi önemli değil." Karşısındaki kadın, ilk karısı, ilk seveniydi. Böylesine bir sevda var mıydı başka bir yerde bilmiyordu, zaten bu aralar hiç bir şey bilmiyorduki. Bildiği tek şey bu güzel kadına olan hayranlığıydı, aslatine, du...