14. Bölüm

287 16 504
                                    


İçim sızlayarak çıktım yataktan. Göğsüme batan milyonlarca iğne verdi sanki.

Lütfen Allah'ım bana dayanma gücü ver.

Veriyordu , biliyordum. Bunca olan bitene karşı hala ayaktaysam , açılan her kesikten akan oluk oluk kana rağmen nefes alabiliyorsam , dünyam dediğim adamın bir bakasi ile nikahlı olduğunu bilirken bile hala soğuk kanlıysam , susarak veriyorsam savaşımı Allah yanımdaydı biliyordum.

Dolaptan ince bir hırka çıkarıp üstüme aldım. Ayaklarım peluş terliğime girdiğinde Lale ye girmek için açtığım kapıdan çıkıverdim.

Aslında biraz kendi halimde kalmalıydım. Tekrar odaya dönüp kitaplığıma yöneldim.

Ufak bir kitaplık vardı odada benim için. Ders çalışmam için en uygun yer burası olduğundan küçük bir kitaplık , küçük bir çalışma masası ve armut puf um vardı odayı süsleyen.

5 ay önce :

"Napiyorsun gülüm ?" Sesindeki buram buram alay kokusu ile ona döndüm. Yatakta yalnızca bir eşofman altı ile uzanmış basının altında birleştirdiği elleri ile bana bakıyordu.

Onun tuzu kuruydu tabi. İki gün sonra sınava girecek olan bendim o değil.

"Sence napıyorum Yufus'um ?"

"Can çekişiyor gibi bir halin var yavrum ."
Alaylı sesi , dağılan saçları, kıvrılan dudakları ... Cennetten bir sahne gibiydi. Derin bir nefes çekip önüme döndüm. Yarından sonra alan dersim'in çok önemli olan bir bir sınavı vardı.

Konu ve notlarım tam olsada o kadar yoğun ve zordu ki ağlama isteği ile dolup taşarken tekrar ona döndüm.

"Yusuuf" sarkan dudağım ile inler gibi çıkan sesime koca bir kahkaha patlamıştı.

" Gülme öyle , insanlar uyuyor !" Telaşla değişen ses tonum onu bu sefer derin bir sırıtmaya yönlendirdiğinde başını arkaya atıp iç çekti.

" Keşke biz de uyusak ve yavrum." Beni deli ediyordu . Sabahtan beri uyu diyordum ona. Yok ama uyur mu ? İlla beni alacak koynuna öyle yatacak.

"Uyu o zaman ne söylenip duruyorsun tabii senin yok sınavın. "

Arkaya attığı başını kaldırıp bıkkın bir bakış yolladı bana.

" Bebeğim gel sen bı yanıma biraz dinlen olur mu güzelim. Gel hadi." Davetkar bakışları ile zor da olsa başımı olumsuz anlamda salladım. Bu adama karşı koymak çok zordu. Öyle çok seviyordum ki onu , kirpiklerinin sayısını , gülünce oluşan küçük çizgilerini , belindeki gamzesini ...

Allah Yusuf'u mu benden esirgemesindi.

Birleşince oluşan parmak boğumlarını seviyordum onun. Göğsünde uyuduğum her gün tırnaklarımın arasına dolan ince seyrek tüylerini seviyordum. Konuşurken gözüken bembeyaz dişlerini , kahkaha atarken sunduğu eşsiz melodiyi seviyordum.

"Saat gecenin üçü güzelim. Beynin yoruldu gel artık haydi."

Israrlı bakışlarını sevmesemde , bana bakan gözlerini , adımı her söyleyişinde oluşan tınıyı, saçlarım arasındaki parmaklarını , boynundaki soluğunu , cigerlerindeki kokumu, edepsiz konuşmaları mi seviyordum.

Ömrümün 3 yılını kutsayan, aldığım her nefesi anlamlı kılan koyu kahvelerine daha fazla dayanamayarak kalktım mor puf tan .

Kolları varlığımın bekleyişi ile açılıp beni sarıp sarmaladığında göğsüme dolan huzur ile sardım kollarımı boynuna .

zahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin