"Ben bırakırım seni." Elime aldığım çantamı omuzlarıma geçirip başımı onaylar anlamda salladım. Bembeyaz bileklerime dek uzanan Mevlana model bir etek ve yine bembeyaz bir sweet giymiştim. Siyah saçlarım iki yanımdan sarkarken yüzümde tatlı bir gülümseme vardı. Okulumun son haftasıydı. Son derece özenli giyiniyordum bu yüzden.
Yusuf ellerini iki yanımdan sarkan saçlarıma geçirdi . O usulca saçlarımı sevip yüzümü incelerken ben kollarımı biraz yukarı kaldırıyordum.
"Melek gibi olmuşsun yine." "Teşekkür ederim." Dedim kocaman bir gülüşle .
Dünle ilgili hiç konuşmamıştık. Konuşacak bir şey de yoktu zaten. Gülüşümü büyütürken ellerimi sakallı yüzüne çıkardım.
Dokunuşumla yüzünde oluşan ifade huzurdan başka bir şey değildi .
"Son dersim iptal edildi. Gelip beni alır mısın 13.30 da ?"
"Dün söyleseydin keşke ayarlardım güzelim."
"Hiç fırsat olmadı ki ?" Dedim yanağına kocaman bir öpücük bırakırken.
"Sorun değil murat alır ." Anında değişen surat ifadesi ile kıkırdadım bundan vaz geçmiyordu.
Murat'a o günden sonra beni emanet edemiyordu . Her an alıp beni götürecekmiş gibi hissediyordu biliyorum.
"Ben gelirim." Başımı usulca sallayıp elimi kocaman elinin arasına bıraktım. Uzun ince parmakları tarafından hemencecik sarıldı elim. "Sen fazla beyaz değil misin bugün için?" Kast ettiği şeyi anladığım da dudaklarımı dişledim. Öyleydim. Kesinlikle cesaret gerektirirdi bu. "Ağrın sızın var mı ?" Dişledıliğim dudaklarımı usulca serbest bırakıp ıslattım.
Başımı usulca iki yana salladım. ”Şaşırtıyorsun beni ." Bu adamın gözlerine baktığım an içime dolan o huzurun kırıntıları sere serpe beni ele geçiriyordu yine hissediyordum. Buna izin vermezdim. Kendi toparlamalı çok kaptırmamalıydım.
Göğsüme hapsettiğim nefesi derince dışarı bırakırken saçlarımı iki yandan savurup aşağı indim Yusuf Mirza'nın ardından.
"Lale, kızıma da bir kahve yapıver annem."
"Anne beni görmedin mi ?" Annemin kesinlikle oğlunu gördüğünden emindim. Heybetli bedeni görülmeyecek gibi değildi. Annesiyle arasında olan muhabbete karışmayı bırakalı çok olmuştu .
Zerda annemin yanına oturudum.
"Ya hani bugün kahveler Murattandı?" Lale' nin tiz sesi gülümsedim.
"Gerek yok lale zaten. Canım istemiyor ." Murat'ın kahvesini içmek düşüncesi beynimde gür bir kahkahaya sebep oldu.Zerda anne TV de ki gündüz programına tekrar dalmışken murat üstündeki önlük ile mutfaktan çıktığında kıkırtıma engel olamadım.
"İstersen yapayım Alya. Kayın biraderimin kahvesini de içmedim demezsin artık."
"Gerek yok." Yusuf Mirza nın net sesi ile ona döndüğümde ekledi. "Okula gideceğiz ." Çantamı kolumdan tamamen çıkarırken yerimde dikleştim.
"Aslında yarım saat kadar vaktim var." Muratla söz konusu ben olmadığım her an iyi anlaşırdı. Fakat yaşanan olay sonucu Murat bu konuda bir kere mimlemişti.
"Ben yaparım sana kahve."
"Sen ?" Dedim büyük bir merakla "kahve yapacaksın." Murat ve lale inanmaz gözlerle bakarken onun kendinden emin tavrı ile gülümsedim."Evet makarnada yapabiliyorum." Gururlu söylemi ile hep birlikte gülerken o çoktan çatılı kasları ile mutfağa gitmişti .
"Neyse abi bı kahvede bana yaparsın herhalde ." Murat'ın iğneleyici sesi ile mutfaktan salona kadar duyurmayı başardığı küfürle sırttım. Kahve mi yapmak istiyordu elbette yapabilirdi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zahi
Romansa"Seni seviyorum gerisi önemli değil." Karşısındaki kadın, ilk karısı, ilk seveniydi. Böylesine bir sevda var mıydı başka bir yerde bilmiyordu, zaten bu aralar hiç bir şey bilmiyorduki. Bildiği tek şey bu güzel kadına olan hayranlığıydı, aslatine, du...