1.3

7.1K 977 712
                                    

Chan büyük bir sinirle Changbin'in gözlerine bakarken Changbin'in de ondan farkı yoktu, hırs doluydu, kafası karışıktı, sinirli hissediyordu tüm hisleri birbirine girmiş gibiydi.

Her geçen saniye gelmeyen cevap ile gülmeye çalıştı. "Ben de öyle düşünmüştüm."

Changbin sinirle bir nefes verdi, dudaklarının arasından çıkan duman havaya karışırken "Chan," dedi devam etmek için ama o da tam olarak ne diyeceğini bilmiyordu.

Chan gülerek bir iki adım geri çekildi.

Changbin ona baktı. "Sen benim arkadaşımsın." Kafasını salladı. "Ben sana hiçbir zaman o gözle bakmadım ama Minho..."

"Minho'ya aşıksın ve aşık olduğun halde karşısına sevgilinle çıktın," dedi Chan, öfkeyle bağırdı. "Bu mu senin sevgin ha? Eğlendin mi bari oyun oynarken, ikimizden birinin sana aşık olduğunu bile bile karşımıza sevgilinle çıkman suçlarımızı eşitliyor Changbin."

"Aptal orospu çocuğu," diye fısıldadı sinirle. "O beynini hiçbir sikte kullanamıyorsun aptal orospu çocuğu!"

"Kes sesini artık!" diye bağıran Changbin bir anda öfkeyle Chan'ı geriye doğru ittiğinde Chan ona baktı. "Nasıl söyleyeceksin şimdi Minho'ya, Minho ben sana aşığım nasıl diyeceksin? Yaptığın oyunu sizi gördüm, hırslandım diyerek mi açıklayacaksın?!"

Kaşlarını kaldırmış, tüm merakı ile sorarken Changbin çıkmaza girdiğini, yaptığının doğru olmadığını biliyordu. Haksız olması onu öfkelendirirken "Sus amına koyayım!" diye bağırıp tekrardan ona yaklaşan Chan'ı itmişti.

Ki Minho zorlukla yutkunarak üstündeki hırkaya sarındı ve "Yeter!" diye bağırıp yanlarına vardı. Chan ve Changbin tüm şokları ile ona döndüklerinde Minho dolu gözleri ile ikisine bakıyordu.

"Şu halinize bak," diye tısladı gördüğü görüntüler yüzünden, az kalsın yumruk yumruğa kavgaya girecekti. Korktuğu tüm her şey başına gelirken bundan nefret ediyordu, tüm bunları bildiği için yıllardır içinde tutuyordu sevgisini.

"Minho,"

"Sus Chan." diyerek böldü onu, gözlerini Changbin'e çevirdi. "Oyun ha?" diye konuştu. "Oyun... Bizi sırf öyle gördüğün için oyun." Changbin'e doğru yaklaştı. "Sana aşık olan ben veya Chan'dı ve bizim bir ilişkiye başladığımızı görünce seni de zaten isteyeceğimizi düşünmedin mi? İkimiz bir ilişkiye başladık, öyleyse otomatik olarak sana da aşık oluyorduk ve sen bunu düşünmeden gidip oyun mu oynadın?"

Ağlayacağını bildiği için "Tanrım..." diyerek gözlerini kaçırmış ve parmaklarını burnunun kenarlarına, gözlerinin köşelerine bastırmıştı Minho.

"Gerçekten beni sevmeni istiyorum," dedi. "Aynı şekilde gerçekten Chan'ı da sevmeni istiyorum ama bu şekilde değildi." Gözündeki yaşı sildi. "Sikeyim Changbin madem beni seviyordun yıllardır niye önüme flörtlerini, sevgililerini getirdin! Ben ikinizi de sevdiğim halde, unuturum dediğim halde bile bu güne kadar tek bir kimseyle bile konuşmadım!"

Bağırdı. "Her şeyi geçiyorum ya, ilişkiyi de geçiyorum madem beni seviyordun bu kadar yıldır neden yaptın bunu bana! Beni sevdiğini böyle anlamamı falan mı bekliyordun?"

"Minho!"

"Kes sesini!" deyip hızla Changbin'in lafını böldü ve parmağını salladı ona doğru. "Bu zamana kadar hep sen konuştun şimdi ben konuşacağım Changbin."

"Seni seven bendim," dedi. "Yıllardır ikinizi de seven bendim, dayanamayıp o gece itirafı yazan da bendim, sikeyim o gece kafede senin Chan'ı öptüğünü gördüm, benden gizli sevgili olduğunuzu sandım!" Ona baktı. "Bu Chan ile beni öpüşürken gören senin durumunun aynısı değil mi?"

tomboy, minchanbin ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin