Minho, yüksek sesli müziğin geldiği evin içine doğru adımladı. Üniversiteden birinin doğum günü partisi vardı ve hemen hemen herkesi dev eve çağırmıştı. Minho gitmeyi düşünmüyordu fakat evde yalnız kaldığı o vakit maketle uğraşmak çok canını sıkmış, buraya gelmişti. Gerçi Changbin ve Chan için de gelmiş olabilirdi.
Gözleri kalabalığı turlarken Chan görünürde yoktu ve Changbin ileride bir grupla eğlenerek sohbet ediyordu. Oturduğu grubun Wooyounglar olduğunu görünce sinirle iç çekmiş, yanlarından geçmek istemişti ki "Minho!" dedi Jeno.
Changbin duyduğu isimle beraber kafasını hızla çevirip ayakta duran Minho'ya baktığında Minho yakalanmanın getirisi "Selam," demiş ve ilerleyerek Changbin'in yanına oturmuştu. Changbin anında kolunu kaldırıp omuzuna atarken ona baktı. "Chan gelmedi mi? Nerede?"
"Daha kafeden çıkmamış, yorgun değilse gelir buraya bebeğim."
Woo sırıttı. "Siz hala berabersiniz ha?"
"Öyleyiz," dedi Minho da aynı şekilde sırıtırken. Tek bacağını Changbin'in bacaklarının arasından sarkıttı. Yüzünde büyük bir gülümseme olsa bile Woo ile birbirlerine attıkları bakışları sadece ikisi anlıyordu.
"Dağılırsınız diye bekliyordum."
Changbin kaşlarını çattı. "Bunu ne düşündürdü size?"
"Gördüğün gibi," dedi Minho. "Altı senedir olduğu gibi, beraberiz."
Onun sırıtarak göz kırpışı Changbin'i güldürürken "Yerim seni he!" diyerek omuzunda tuttuğu Minho'yu kendine çekmiş, dişlerini yanağına geçirmişti. Kalabalık grup ikisinin bu samimi hali ile ne diyeceğini bilemezken "Minho sahiden ya," dedi Mingi merakla. "Geçen gün kafede Chanlar ile buluştuğumuzda yoktun, seni sordum keşke o zaman buluşsaydık, daha sakin bir ortamdı."
Minho ona gülümsedi. "O gün meşguldüm, stajdan çıkmıştım o yüzden gelemedim ama bir gün tekrarlayalım."
O günü hatırlamak dahi istemiyordu, ruhsal olarak ailesi yüzünden zaten stresliydi, Chan'ın itirafını bulmuştu ve akşamına onları öpüşürken gördüğünü sanmıştı. Hiçbir şekilde hatırlamak isteyeceği bir gün değildi, o yüzden Mingi gülümseyerek kabul ettiğinde Minho onunla yumruğunu tokuşturmuş Changbin'in uzattığı içeceği içmişti.
Woo değilde kendisi Changbin'in yanında olduğu için gecesi eğlenceli geçerken dans etmek için oturdukları yerden ayrılanlar vardı, Changbin ayağa kalktı. "Ben lavaboya gidip geliyorum, telefonum sende kalsın Chan ararsa konuşursun."
Kafasını salladı reddetmeden, Changbin onun yanağından makas alıp ilerlemeye başladığında Woo ile konuşmak istemediği için Changbin'in şifresini girerek Chan ile sohbetlerine bakmıştı, okuduğu küfürler onu güldürürken "Söylememişsin," sözcüğü ile başını kaldırdı.
Tek kaşı havalandı. "Anlamadım?"
Woo ona baktı. "İkisine de aşık olduğunu diyorum," dedi. "Söylememişsin, hala o yüzden berabersiniz görünüşe göre."
"Bana bak sikik herif," dedi Minho anında ciddileşirken, yüksek sesli müzik olsa bile Wooyoung'a doğru eğilip sinirle dilini yanağının içinde gezdirdi. "Sınırlarını bil, o dilini de benim ve özellikle bizim hayatımızdan çek. Lisede değiliz ve artık okul sınırları içerisinde de değiliz, o zamanlar susmuş olabilirim ama şimdi o ağzını kırmadan bırakmam."
"Deli gibi korktuğun belli oluyor Minho," diyen çocuk onu daha da sinir ederken vücudunun yavaştan yanmaya başladığını hissediyordu. "İkisi içinde sadece en yakın arkadaş gibisin ve senin kendilerine aşık olduğunu bilseler, sence o arkadaşlık kalır mı?"
![](https://img.wattpad.com/cover/312020810-288-k670150.jpg)