"Üçlü yaptıkları doğruymuş."
Minho koridorda ilerlerken duyduğu cümle ile adımları yavaşladı, dudağı usulca kıvrılırken "Ee," dedi aniden kafasını çevirip onlar hakkında konuşan çocuğa bakarken. "Bunu öğrenince götün arşa erdi mi?"
Topuklarının üstünde ona doğru dönüp üzerine doğru yürümeye başladı. Gülüşünü düşürmeden "Çok mu merak ediyorsun yoksa?" deyip kıkırdadı. "Sana tavsiye, kesinlikle denemelisin."
"Üçlü ilişki sadece aldatma, birbirinizi aldatırken nasıl hissediyorsunuz? Güzel mi bari?"
Minho bu soruyla beraber sabırla bir nefes verip boynunu iki yana kütletmiş "Bunun aldatma olmadığını sana açıklamak için," demişti. "En az dakikalarımı veririm ve biliyor musun vaktimi harcayacağım kadar önemli değilsin, ne anlatsam yine kendi bildiğini okuyacağın için sana harcayacağım dakikalarımı sevgililerimi öpmekle geçiririm."
Vuracak kadar yakınlaştığı çocuğa göz kırparak geri çekilmiş, elindeki Changbin'in ceketini kendi omuzlarına geçirmişti. Okulda herkes Changbin'i tarzıyla bilirdi çünkü Seo Changbin'in tüm kıyafetlerinde net kendi soyadı bulunurdu.
Siyah kot ceketin arkasındaki Seo yazısını herkes görürken Minho sırt çantasını da tek omuzuna atarak "Görüşürüz!" diye bağırmış ve hızlıca merdivenleri inip kendini kafeteryaya atmıştı. Gördüğü kişiler ile sırıtıp koştu ve Changbin ile Chan'ın arkasına geçip ellerini omuzlarına attı.
"Selam bebeklerim."
Hızlıca ikisinin de yanağına öpücük bırakıp kenara oturmuş, Jisung onlara gülerken Minho da çantasını kenara bırakmıştı. "Selam yavrum," deyip yemeğinden bir parça alıp ağzına attı Chan. Göz kırptı. "Eve mi geçeceksiniz buradan?"
Minho başını salladı. "Changbin de kabul ederse ilk önce malzeme almamız lazım birkaç tane, öyle eve geçeriz?" Kaşlarını kaldırıp sevgilisine baktığında Changbin dolu yanakları ile başını salladı.
Konuşamadığı için elini kaldırıp okey işareti yapmış Minho gülerken de Chan iç çekmişti. "Ben de it gibi hala derse gireyim ya, sikeyim böyle hayatı."
Jisung kahkaha attı, kahkahası omuzuna konan elle yarım kalırken kafasını çevirip omuzuna kolunu atan kişiye bakmış, Jeongin'i görünce göz kırpmıştı. "Selam." diyerek masaya yerleşti Changbin.
Diğerleri selam verirken sonunda ağzındaki lokmasını bitiren Changbin ilk önce Minho'ya bakıp "Selam güzelim," diyerek gülümsemiş sonra da Jeongin'e karşılık vermişti. Minho gülerek ona öpücük attı.
Jisung da "Selam," deyip dibinde oturan çocuğa bakınca Jeongin gülümseyerek ona göz kırpmış, başını çevirmişti. "N'aber, nasıl gidiyor?"
"Sikim gibi."
Chan'ın cevabına Changbin sırıttı. "Harika gittiğini bilmiyordum."
Bu cümlesi bir anda masadaki herkesin kahkaha atmasını sağlarken Chan da gülüp sevgilisine omuz atmış, Changbin ona göz kırpıp çubuklarının ucundaki yosun parçasını onun ağzına vermişti.
"Sürünüyoruz." dedi Jisung, o da yemek yemeyen Jeongin'e kendi çubukları ile beslemiş "Sen?" demişti. Jeongin iç çekti. "Normal. Sen ye ayrıca."
"Bana bak abisi, senin kahvaltı etmediğini biliyorum. Ben yedim, bitir şu tabağı."
Tabağı Jeongin'in önüne itmiş, Jeongin ona gülerken de başını sallamıştı. Changbin ve Minho da yemeklerini bitirip kalkarlarken kendisi derste olacağı için küfür eden Chan'ı öpüp ayrılmışlar, Minho "Pantolonun gözünü seveyim." demişti dünün aksine rahat olan bacaklarına.
