teorilerinizi buraya bıraksanıza🤭
***
"Ya geçmiyor amına koyduğumun oyunu şu levelı!"
Chan'ın yakarışı Changbin'e kahkaha attırdığında cebindeki anahtarı çıkarmıştı ki bir anda evin kapısı karşı taraftan açılmış, elinde malzemeleri hışımla çıkan Minho sertçe Chan'a toslamıştı.
Changbin atıldı. "İyi misin, bir şey oldu mu?"
Minho geri çekilip onu kontrol eden Chan'a kısa bir bakış attıktan sonra Changbin'e dönüp bir şey demeden başını sallamış sonra da ikisinin yan yana haline bakmıştı.
Chan bir şey olduğunu anlayarak merakla sordu. "Neyin var lan senin?"
"Bir şeyim yok." dedi sertçe, kucağındaki eşyaları daha sıkı kavradı. Changbin'e döndü geri. "İnşaat alanına gidiyorum, geç gelirim."
Yanlarından geçmişti ki Changbin kolundan yakaladı onu, "Akşam Woolar ile buluşacağız," dedi açıklayarak. "Gelecek misin?"
Kafasını salladı. "Çalışmam lazım."
"Adresi atarım ben sana yine, gel, sonra olmadı beraber hallederiz projeni."
Minho bununla beraber yutkunurken "Bakarız," deyip yanlarından geçip gitmiş, Changbin ve Chan arkasından bakakalmıştı. "Hayda," dedi Chan şaşkınlıkla. Kapıyı itip eve girdi. "Ne oldu oğlum biz yokken?"
Changbin omuz silkti. "Ne bileyim, evi dağınık bıraktık ona sinirlenmiş olabilir."
İkisi içeri girip temiz eve bakmışlar, Chan duş almak için çantasını kenara fırlatarak banyoya ilerlemişti. Changbin elindeki torbayı masaya bıraktı, dersten çıktıktan sonra Chan ile ilk önce bir kafeye uğrayıp kendilerine kahve almışlar sonra da Chan'ın önerisi ile evde bitmiş olan abur cubur stoğunu yenilemek işin markete girmişlerdi.
Aldıkları şeyleri dolaba ve raflara yerleştirirken odaya geçti halledince, üzerini değiştirip rahat bir şeyler giydi ve daha boşken derse oturdu. Akşama arkadaş grubu ile buluşacakları için eve geç döneceğini düşünüyordu bu yüzden şimdi vakit varken çalışmak en iyisiydi.
Onların evde takıldığı vakit Minho tek kulağında kulaklığı bir yandan da yanında çalışan ustalara yardım ediyordu. Seonghwa arkasından gelip elinde tuttuğu bereti onun başına geçirdi. "Tak şunu, geberip gideceksin."
Minho ona baktı. "Sen niye gitmedin?"
Omuz silkti. "Kafamı dağıtmak için kaldım burada, eve gidersem oturup düşüneceğim. Hong ile atıştık biraz."
İnşaatın gürültüsünden kaçmak için biraz ilerlemeye başlarlarken "Neden?" dedi Minho. Hwa ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirip tekrardan omuz silkti. "Son sene, stajlar, onlar bunlar derken herkes gergin biliyorsun, barışırız yine de ani bir sinir patlamasına maruz kaldık, şimdilik yalnız kalmak en iyisi."
"Biz de öyleyiz," deyip elini arkadaşının omuzuna koydu. "Chan trafo gibi geziyor etrafta, bir de profesörün biri onu sinir ediyor iyice deli oldu. Ben de patlıyorum bazen, Changbin de, eve gidince sakince konuşun, halledersiniz eminim."
Hwa bununla rahatlarken gülmüş "Oğlum iyi ki varsın ya," deyip hafifçe omuzuna vurmuştu. Minho ona güldü. "Sen de bebeğim, öyleyse hadi şu stajdan geçerli not almak istiyorsak..."
Birbirlerine gülerek ustalara yardım etmeye gittiler.
Minho en azından bununla beraber kafasını dağıtırken Hwa ona "Telefonun çalıyor!" diye bağırınca elindeki matkabı durdurarak yere bırakmış, merakla ilerleyip telefonu eline almıştı.