"Ya sen var ya... Çok piç bir insansın."
Hyunjin sigarasını içerken tereddütle de olsa lafını karşısındaki Changbin'e söylemeden edememişti, Changbin ona yan bir bakış atıp paketten bir sigara daha çıkarırken Seungmin omuzlarına sardığı şalı ile verandaya çıktı ve yüzünü buruşturdu.
"Hyunjin o dişlerini fırçalayıp üstündeki sigara kokusunu yok etmeden yanıma yatmayı aklından bile geçirme," deyip sigara içen sevgilisine uyarı vermiş, Hyunjin onu kolunun altına alıp sertçe yanağından öpmüştü.
"Tamamdır bebeğim."
Seungmin onu itti. "Uzaklaş." Ekledi. "Changbin hyung sana da üst kattaki boş odayı hazırladım, orada yatarsın ve ayrıca Hyunjin haklı, piçin tekisin."
Verandadaki iki kişilik bambu sandalyenin üzerindeki pufa oturmuş, bacak bacak üstüne atıp şalına daha çok sarılmıştı.
Kafasını kaldırıp ayakta duran Changbin'e baktı öğrendiği şeyle. "Her şeyden önce siz gerçekten yakındınız ve Chan hyungun sana karşı duyguları olduğunu bildiğin halde Minho hyunga onun gözleri önünde seçim yaptırdın... Ah tanrım, sen cidden çok kötü bir insansın."
Ekledi yanlış anlaşılmamak için. "Ona arkadaş gözü ile bakabilirsin, bu çok normal bir şey ki kimse de seni bunu için suçlamaz ama onu yokmuş gibi sayıp o an orada seçim yaptırman gerçekten bencilce. Minho hyungu da onu da çok kırdın ve yaptığın sana Minho hyungu da kaybettirdi."
"Çok sinirliydim."
"Sinirli olman bir şeyi değiştirmiyor," deyip lafa dahil oldu Hyunjin. Biten sigarası ile üşüdüğü için ellerini birbirine sürtmüş, Seungmin elini kaldırıp onu yanına çekmiş ve şalını ikisine sarmıştı.
"Onları öpüşürken görünce de sinirliydin ve gidip yalandan Hwall ile sevgili oldun. İkisinin de sana duyguları olduğunu bildiğin halde karşılarına sevgilin ile çıktın, yaptığın aptallığa kayıyor. Sinirle yapılan hareketler ile aptallık ile yapılan hareketler arasında ince bir çizgi var ve seninki aptallık."
Devam etti. "Bu gece Chan hyung ile kavgaya tutuşman sinirli olmandan dolayıydı ama o gün sevgili yapman aptallıktı. Aralarındaki şeyler farklı."
Changbin iç çekerek sigarayı söndürmüş, Hyunjin ile Seungmin'in karşısındaki sandalyeye oturup başını ellerinin arasına almıştı. "Bilmiyorum," deyip ofladı. "Ne düşünmem gerektiğini, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."
"Chan benim çok yakınımdı," dedi. "Ama ona hiç başka bir şekilde bakmadım, onunla tüm sırlarımı paylaştım, Minho'yu sevdiğimi bile."
"Hayır bak anlamıyorum." Seungmin sinirle lafını böldü. "Madem Minho hyungu seviyordun niye sevgili yapıyordun bunca zaman, unutmaya çalışmak için diyerek bastırmış olabilirsin ama şu an bu kadar kolay bir şekilde Minho'yu seviyorum ben diyemezsin, sevgi bu değil. Bu canımı sıkıyor."
Kaşlarını çattı. "Öyleyse ben gideyim, unutmak adına yıllarca Hyunjin'in karşısına sevgililerim ile çıkayım sonra sen gelip de ki 'Hyunjin'i unutmamışsın'... Bu sevgi mi? Çok saçma ya, çok saçma. Chan hyungu sevmiyor olabilirsin ama sen bana göre Minho hyungu da sevmiyorsun tam anlamı ile çünkü sevgi bu değil."
Ayağa kalktı. "Çok sinirlendim gerçekten, ne olursa olsun şu an Minho hyunga karşı olan hislerine sevgi deme çünkü sevgi değil. Sırf Chan hyung ile kavga ettin onu sevdiğini bildiği halde neden Minho hyung ile öpüştü diye ama tam olarak hissettiklerin sevgi değil bile boşu boşuna arkadaşlığını bozdun." İç çekti. "Cidden yanlışlık yapıyorsun. Sevgi bu kadar basit değil."
