1.6

8.4K 1K 1.2K
                                        

Minho evde yürüyen Chan'ın peşine adeta bir kedi gibi takılmış onu öpmesi için cümlelerini sıralarken Chan bu durumdan zevk alarak gülüyor, evde dağıttıkları yerleri topluyordu.

"Bir tanecik bile mi öpücük yok?"

"Yok." deyip yalandan ciddi bir tavır takındı. "Yavrum ben sana o Juyeon iti ile gelmeyeceksin demedim mi ama sen ne yaptın, geldin üstüne üstlük bir de Eric ile muhatap oldun."

Chan topladığı çamaşırları dolabına tıkmış, Minho ise dudaklarını büzüp kollarını Chan'ın çıplak gövdesine sarılmıştı. "İyi ki de oldum." deyip Chan'a baktı. "Juyeon ile Eric'i iki dakikada flört yaptım hahayt."

Keyifle gülümseyip geri çekilmiş, hızlıca Chan'ın yanağına bir öpücük bırakmış ardından da kalçasına patlatarak yatağına uzanmıştı. "Eric onu dövmeyip flört ayarladığıma dua etsin, kafede gözümün önünde sana yürüdüğünü unutmadım!"

"Yüz vermedim!"

"Ama numaranı verdin alçak adam!"

"Bak ya!"

Chan hızla Minho'nun üstüne uzanıp elini beline atmış, tikiyle oynamıştı. Huylanan Minho anında kahkaha atarak kendini geri çekmeye çalışırken Chan onun gülüşüne gülmüş, dudaklarını da boynuna bastırıp bir öpücük bırakmış, kendini yanına atmıştı.

Minho'yu tek hamlede üzerine çekip tek elini beline sardı ve tek eli de kalçasının üzerinde yer aldı. "Tamam Eric ile Juyeon iti meselesini kapatalım, ikisini de sevmiyorum bizden uzak olsunlar yeter."

"He şöyle yola gel."

Minho, Chan'ın yanağından makas alıp gülmüş ardından da ikisi ders çalışmak için kendi odalarına çekilmişlerdi yoksa bizzat birbirlerini öpmekten asla ders çalışamıyorlardı.

Salonda olan Minho masanın üstündeki maketine devam ederken içeriden fizik profesörüne yaratıcı küfürlerini sıralayan Chan onu güldürdü. "Seni kuarklarına ayırıp sikeyim amına koduğumun çocuğu. Tılsım kuarkı ile sikeyim seni piç."

Chan'ın küfrü Minho'nun kahkahası ile yarım kalırken kapıyı açıp salondaki sevgiline bakmış, Minho ise kahkahasının arasında zorlukla sormuştu. "Chan! O küfürler ne öyle?"

Chan iç çekti. "Yaratıcılıkta sınır tanımıyorum bu pezevenk yüzünden. Baronlar siksin seni amcık, bu ödev ne!"

"Baronları mı görüyorsunuz ya?"

"Bebeğim ben fizik okuyorum."

Omuz silkti Minho. "En son lise son sınıfta görmüştüm. Sadece isim olarak hatırlıyorum. Ne yapayım şimdi?"

"Maalesef ki evet, baronları görüyoruz. Gravitonu bulup götüne sokucam bu adamın al sana çekim diye."

O her konuştuğunda sinir kat sayısı yükselirken Minho sakinleşmesi için ilerleyip hızla bir öpücük verip "Sakin ol sevgilim," deyip yerine geçmiş, Chan da daha uslu bir şekilde devam etmişti ödevine.

Ertesi gün Minho maketini, Chan da tamamladığı ödevini teslim ederken yanlarına gelen Jeongin ve Jisung ile yemek yemişler, kantinin diğer ucundaki Changbin'i kesmişler ve sonra da bugün olan Minho'nun doğum gününü konuşmuşlardı.

Ortada bir doğum günü olduğu gerçekti ve kimse de yalandan bir parti işine girip gizlemeye çalışmıyordu. "Tüm her şey Jisunglarda," dedi Chan. Jisung başını sallayıp ona baktı. "Pastayı sen alıyorsun değil mi?"

"Aynen. Siz çıkışta Minho ile gidin ben de pastayı alıp geleceğim. Minho seviyor diye bitterli vişneli yaptırdım, adam anca bugüne yetiştirdi zar zor."

tomboy, minchanbin ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin