1.4

8.5K 1K 560
                                        

bölüm sonundaki medyaları minchanmış gibi düşünelim tamam mı hı

***

Chan'ın alarmı sabah Minho'yu uyandırırken alarmı susturup doğrulmuş hala yanında yatan Chan'a bakıp gülümsemişti. Gece geç saate kadar birbirlerine karşı en net biçimde içindekileri dökmüşler öyle uyuyakalmışlardı.

Ders saatine daha olduğunu bildiği için Chan'ı kaldırmadan banyoya geçti, dünün üstüne güzel bir duş alıp vücudunu rahatlatmış ardından da üstüne kıyafetlerini geçirmişti.

Deri ceketini kenara koyup üstündeki beyaz bol tişörtü düzeltti ve mutfağa geçti, ikisine kahvaltı hazırlayıp Chan ve Changbin'in odasına kısa bir bakış atmış, kendi odasında uyuyan Chan'ı kaldırmıştı.

"Chaaaaaannnn."

Chan başını diğer tarafa çevirdi. "Hım?"

Minho sırıttı. "Geç kaldın, fizikçi seni kesecek."

Chan'ı bu hayatta dize getirecek sayılı kişilerden biriydi dersine giren fizik profesörü. Adını duyduğu gibi gözlerini açarken "Hayır ya!" diye bağırıp yatağa yumruğunu geçirmiş, Minho ona kahkaha atarken üstüne uzanmıştı. "Tanrım bu lütfen bir şaka olsun."

"Şakaydı."

Tek gözünü açtı. "Ne?"

Minho gülümsedi. "Şaka yaptım ayrıca bugün o profesör ile dersin yok."

Bu cümle Chan'ı hem mutlu hem üzgün hissettirmişti. Elleri üstünde uzanan Minho'nun beline sarılırken "Güzel uykumu kabusa çevirerek kaldırdığın için teşekkürler," demiş, Minho ise uzanıp hızla onu öpmüştü. "Rica ederim."

"Kalk artık," deyip kalkmak için hamle yaptı ama Chan onu bırakmamıştı. Gülerek geri üstüne düşerken "Cidden geç kalırız bak," demişti, Chan başını salladı.

"Uyusak mı?" dedi Chan. "Geç uyuduk zaten, eksek bugünlük?"

"Olmaz." dedi Minho. "Hem kafeye de geçeceksin, hadi, kahvaltı hazırladım o kadar. Kalk."

Tekrardan başını öpüp Chan'ı öptüğünde Chan başını çevirip "Yeni uyandım!" demiş, Minho ise gülmüştü. "Çok umurumda sanki." deyip onun yüzünü tutup sabitledi ve art arda dudağına birkaç öpücük bıraktıktan sonra yüzünün her yerine öpücük kondurmuş, en son Chan'ın kolları arasından kaçıp mutfağa koşmuştu.

Chan onun arkasından gülerek doğruldu ve kenarda duran tişörtünü üzerine geçirdi. Dün gecesi Changbin yüzünden bok gibi geçse de Minho sayesinde iyi hissediyor, iyi hissetmeye çalışıyordu.

Kendisi kadar Minho da kırılmıştı, bunu biliyordu ve bu yüzden dün onun verdiği ilgiye karşılık bugün iyi olacaktı. Banyoya gidip elini yüzünü yıkayarak geri dönmüş, Minho'nun kıyafetlerine bakarak ona uyumlu bir şeyler çıkarmıştı dolaptan.

Siyah kotunu ve gri sweatini giyip deri ceketini de kenara koltuğa fırlatmış, mutfağa geçip oturmuştu. "O meyve suyunu bitirmeden kalkma," deyip kendi ekmeğini ısırdı Minho.

Ekledi. "Çıkışta ben de kafeye geleyim mi, evde sıkılırım sonra beraber döneriz."

"Gel." dedi Chan. "Çocukları çağır istersen sıkılmazsın kafede."

"Olası, bakarız gidince."

Kafasını sallayıp ekmeğinden bir parça daha aldığında Chan o ayakta olduğu için bileğini tekip tek hamlede kendi dizine oturtmuş, Minho ona gülüp kendi meyve suyunu yudumlamıştı.

El ele evden çıkarlarken Minho kapıyı kilitlemedi. "O salak gelirse eşyalarını alır."

Chan kafa salladı.

tomboy, minchanbin ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin