Minho ve Chan aldıkları dondurma ile beraber yan yana eve doğru yürürlerken "Liseden beri mi sahiden?" diye soran Chan ile beraber Minho kafasını salladı.
"Liseden beri."
"Nasıl dayandın?"
Minho buna güldü. "Arada gelen sizi boğma isteklerim dışında iyiydim çünkü siz zaten benimlesiniz." Ekledi. "Ama bir yerden sonra o da yetmiyor biliyor musun içten içe diyorsun ki onların yanında sadece en yakın arkadaş kavramı ile varım, bunu istemiyorum."
Ellerini kaldırdı. "Changbin şerefsizinin flörtlerini dinlemek çok sinir bozucuydu birde bizi onlarla tanışmaya götürmesi yok mu, çıldırıyorum. Sen zaten her an benim sevgilim var diye gelecek gibisin, kafamda senaryolar üreterek yaşamak çok zor Chan."
Chan bir yandan zor olduğunu olduğunu biliyordu, Minho üzülmesin diye "Salak," deyip gülerek onu kolunun altına alıp kendine doğru çekmiş, Minho da kıkırdarken tek elini kaldırıp omuzunda sarkan Chan'ın elini tutmuştu.
Parmakları birbirine dolandı. O heyecanla dudağını ısırırken Chan da bu görüntüyle beraber içinde bir şeylerin tamamlandığını hissediyordu. Birkaç gündür zihni sadece Minho'yu düşünüyordu, ona karşı ne hissettiğini. Arkadaşça mıydı davranışları, gözden geçirince değildi, Minho'yu gereğinden fazla kıskanması, öptüğünde kalbinin delice hızlanması, bazen durduk yere bile onu izlerken içinde dolan öpme isteği kesinlikle arkadaşça değildi.
"Yine de Changbin iti beni korkutuyor," dediğinde Minho iç çekip "Beni de," demiş, Chan devam etmişti.
"Lisede ona olan şeyleri içimde bastırmak için çok uğraştım şimdi kendime tekrar onun için sevgi demek zor olacak ve ayrıca o mal ciddi ilişki adamı değil, bense ciddi ilişki insanıyım yavşaklık yaparsa döverim onu."
"Yapmaz yapmaz." dedi Minho, o konuda korkusu yoktu ama Changbin'in üçlü bir ilişkiye ne der, işte o onu düşündürüyordu. Beraber eve geldiklerinde Chan kapıyı açıp içeri girmiş, odaya doğru bakmıştı.
"Mal yemin ederim mal," deyip üstü açık Changbin'in üstünü örtüp odadan çıkmıştı. Minho da Changbin'in dondurmasını buzluğa koyduktan sonra koşarak içeri geçip salonda duran Chan'ın sırtına zıpladı.
"Bu gece beraber uyuyalım mı, içimdekileri dökmek biraz da olsa rahatlattı, hım?"
Chan güldü. "Uyuyalım," diyerek odaya geçmiş, Minho'yu yatağa bıraktıktan sonra kendi üstündeki sweati sıyırmış, Minho da dolaptan çıkardığı favori şortlu kedi desenli gecelik takımını giymişti.
Chan banyodan bağırdı. "Gel şuraya dişlerini fırçala!"
"Ya Changbin uyuyor sessiz ol," dedi banyoya geçerek. Chan'ın hazırladığı diş fırçasını onun elinden alıp yanında durarak dişlerini fırçalamaya başladığında Chan elini beline atarak Minho'yu kendin önüne almış, Minho sırıtmıştı.
Hızlıca dişlerini fırçalayıp Changbin ile Chan'ın kaldığı odaya geçerek Chan'ın yastığını aldı, sonra da eğilip Changbin'in yanağına uzun bir öpücük bırakarak çıkmış, kendi odasına geçmişti.
Yatağa girdiği zaman Chan da banyodan gelip elini ışığa attı. Minho ile ilk beraber uyuyuşları değildi ama ilk defa bir nevi sevgili gibi uyuyuşlarıydı, bu yüzden ister istemez heyecanla yatağa adımlarken içine girmiş Minho koala gibi ona sarılmıştı.
Kendini tutamadan gülüp kendisi de kolunu etrafına sardığında "Bakalım neler olmuş," diyerek telefonunu açmış, beraber Jisungların grubuna bakıp günlük dedikoduları okumuştu.