Selaaam
Satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.
Şimdi karşılarına geçip ne diye bilirdimki, hesapmı sorucaktım, beni neden bıraktınız diye, yada bunu sormaya hakım varmıydı.
Dün Esma abla arayıp abilerimin benimle görüşmek istediklerini iletmişti, anne ve babam neredeydi acaba.
Alp'i uyuyorken bakıcısına bırakmıştım, her nekadar benimle gelmek için diretsede, az sonra gireceğim ortam ona uygun olmaya bilirdi.
Direksyondaki ellerimi gevşetim, fark etmeden kendimi kasıyordum. Son bir kez derin bir nefes alıp arabadan hızla indim.
Buraya kadar gelmiştim, geri dönemezdim artık.
Restorantı baştan aşağıya süzdüm, gayet şık bir restoranta benziyordu. İçime bir kez daha derin bir nefes çektim.
Eğer şimdi girmezsem ileride, keşke, girseydimde tanısaydım, gibi bir şey düşünmek istemiyordum.
Tanışırsam bişey kaybetmezdimya.
Adımlarımı restoranta doğru atım, kapıyı açar açmaz yüzüme sıcak hava çarptı. İçeriden gelen güzel kokuya mest oldum denebilirdi.
Karnıma kıramp girmesi normalmiydi.
Restorantın içine göz gezdirdim, bomboştu, yanlış mı geldim ben acaba.
"buyurun, Eylül hanım sizmisiniz" yanıma gelen garsonu, onayladım.
"sizi yalın beyler butarafta bekliyor" yok artık Restorantı mı kapatırmışlardı. Yoksa ben tadilat gününe filanmı denk gelmiştim.
Önde ilerleyen garsonu, arkasından takip etim. Her an kaça bilirdim.
Karşımda gördüğüm dört adamla biraz duraksadım. Eğer gerçekten ben bunların kardeşiysem, neden bütün iyi genleri bunlar almıştıki.
Beni görmeleriyle dördüde ayağa kalktı. Sarışın, yeşil gözlü, diğerlerine göre daha büyük gözüken adam bana gülümseyerek baş selamı verince, bende ona aynı şekilde karşılık verdim.
Hemen yanındaki, mavi gözlü, koyu kahve saçlı adama baktığımda, azı açık bir şekilde gözlerime baktı, ilk adımı ben atsam nolurduki, gülümseyip baş selamı verdim, bana hiç bir tepki vermedi, aynı şekilde gözlerime bakıyordu. Noluyoruz be.
Hemen yanındaki sarışın adamın, dirseğini geçirmesiyle, adam kendine geldi. Hafif bir tebessüm yapıp gözlerini kaçırdı.
Galiba sevmedi beni.
"şey otursana, ayakta kaldın" 17-18 yaşlarında bir genç oturmam için yanını gösterdiğinde, gülümseyerek oturdum.
"Adar ben" gülümseyerek karşıdan elini uzatı, ilk geldiğimde gülümseyen adam.
Elini kararsızca tutum "Eylül"
"biliyoruz'' hepsi aynı anda, kurulmuş gibi kuştu.
Aynı anda konuşmak dört kişi bunu nasıl beceriyorsunuz acaba.
" bende yağız en küçük abin benim" hafifçe gülümsedim. Elini uzatınca, elini tutum.
" yalın ben, 2. En büyük abin benim"
Sıcak gülümsemesini gönderince, bende aynı şekilde ona karşılık verdim."bende mert, en küçük kardeş benim" yanımdan gülümseyen, mertle bende güldüm.
Tam olarak, kızların hayalindeki erkekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden / Abilerim
Teen FictionGenç yaşta evlenip, çocuk yaşta anne olan bir kadının, herşeyden çok sevdiği kocasını kaybetmesiyle, çocuğunu tek başına büyütmeye başlar, eşinin ailesi oğullarının, ölümünden sonra genç kızı suçlar, Eylül tam pes etmişken bir güneş doğar, abileri e...