Kurutma makinesinden çıkardığım kıyafetleri, koltuğun üstüne koyup. Kıyafetleri katlamaya başladım, tam o sırada kapıdan içeri, bitkin bir şekilde Yamaç girdi.
Alp le ilgilenmekten, yorgun düşmüştü büyük ihtimale.
yamaç ,yanağımdan makas alıp kendini ,koltuğun üstüne atı.
Yamaçın bu haline acıyarak.
"git uyu . hem yol yorgunusun hemde alp yordu seni. git benim odama dinlen." kurduğum cümleye küçük bir şekilde tebessüm yaparak beni başı ile onayladı.
Ben kalkıp gitmesini beklerken yamaç halla oturduğu yerde rahatsızca kıprdanmaya başlayınca, elimde katlamayı bitirdiğim kıyafeti bırakıp, yamaça döndüm.
Yüzünde anlam veremediğim bir ifade ile bana bakıyordu, gözlerinde tereddüt vardı.
Bir şey konuşmak istiyor ama konuya nereden başlayacağını bilemiyordu büyük ihtimale.
"söyle" dediğimde, içinde tuttuğu nefesi sesli bir şekilde dışarı vererek, oturduğu koltukta biraz daha yayıldı.
"gökçe" söylediği isimle, derdinin ne olduğunu anlayarak gözlerimi devirdim. "kızım yapma şu inadı işte, gel gidelim beraber, hata abin gilde gelsin ha ne dersin"
Katlamayı bıraktığım kıyafeti tekrar alarak, yaptığım işe devam etim. " gitmicem o düğüne, benim bi duruşum var yamaç, o düğüne asla gitmem"
"benimde bi duruşum var Eylül, ama bi sözümde var, hemde senin zorun ile verdiğim bir sözüm var, o düğüne gidicez işte"
Yamaçın söylediklerine bir kez daha omuz silktiğimde, Yamaç bıkınlıkla kendini oturduğu sandalyenin arkasına yasladı.
" Eylül bu kadar gurur bünyeye fazla" söyledikleri ile bakışlarımı gözlerine sabitledim.
Bunu bana o mu söylüyordu.
Bu düğüne gitmek istememe gurur demesi kalbimi çok kırmıştı.
" bu gurur değil Yamaç. Nasıl gurur dersin ya," katladığım kıyafetleri yatağın üzerine bıraktım.
"ne çabuk unutun...ben ona çok kırgınım, beni hiçe saydı, sameti hiçe saydı, seni hiçe saydı ya....Sana, samate yaptıklarını ne çabuk unutun o adamın" oturduğum yerde dikleştim "tamam samati bırak, ya sana yaptıklarını nasıl unutursun, tam ailene kavuştun derken gelip, aileni ateşe ver-" ayağı kalkması ile elini havaya kaldırarak beni susturdu.
O olaylar canını fazlası ile yakmıştı, şimdi hatırlatmam ile yarasını deşmiştim sanırım.
"Eylül, anlıyorum kırgınsın, ama eskileri deşmenin ne anlamı var." sinirle burnundan derin nefes verdiğinde. Sakinleşmek adına gözlerini bir kaç saniyeline kapattı.
Sinirlendiğim zaman ağzımdan çıkanı kulağım duymuyordu, ve bu bazen insanların canını çok yakıyordu. Kırıldığım zaman istemsiz bir şekilde kırıyordum. Ve şimdi yamaça da bunu yapmıştım, yarasını deşmiştim.
Gözlerini açıp tam karşıma geçtiğinde, başını yana yatırarak bana baktı " benim hiç bir şeyi unuttuğum yok Eylül, heleki sametin yaşadıklarını" işaret parmağı ile kendisini gösterdi. " beni en iyi tanıyan sensin Eylül, sevdiklerime yapılanları asla unutmam. O düğüne gidiyorum çünkü, ne kadar güçlü olduğumuzu o adamın gözüne sokucaz " benim konuşmama izin vermeden odadan çıktığında bir süre arkasından baka kaldım.
Boşa konuşuyordum bunu bende çok iyi biliyorum, yamaçı bu fikirden caydıramazdım, söz vermişti bir kere, sözünden dönmezdi, şimdi ise onun canını boşu yere yakmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden / Abilerim
Teen FictionGenç yaşta evlenip, çocuk yaşta anne olan bir kadının, herşeyden çok sevdiği kocasını kaybetmesiyle, çocuğunu tek başına büyütmeye başlar, eşinin ailesi oğullarının, ölümünden sonra genç kızı suçlar, Eylül tam pes etmişken bir güneş doğar, abileri e...