Bölüm On Dokuz : Bir Gönül Davası

2.2K 149 96
                                    

"Ben senin kasvetinde asıl mevzu değilim
Aaa ah değilim
Ben senin meclisin de mebus muyum değilim
Aaa ah değilim "

Bağırarak söylediğim şarkıyla söylene söylene kalkan yeşil gözlüye sinirle baktım.

Tam iki haftadır her gece gelip kapıma dayanıyordu.
Açana kadar yavaş yavaş tıklatıyordu. Bir gece gideceğini düşünüp açmamaya karar vermiştim ama kapının önüne oturup mırıldandığı şarkıyı kapının arkasından dinlemek zorunda kalmıştım.

Güzel sesiyle içli içli söyleyip bir de ağladığında dayanamamıştım.
İçeri aldığımda tuhaf yeşil gözlerinin içi kanlanana kadar sessizce ağlamıştı.

"Keşke ya seni böyle sevmeseydim ya da yaptığım hiçbir şeyi yapmamış olsaydım. Keşke o lafları hiç etmeseydim." demişti.

O an onu teselli etmedim. Etmek istemedim. Pişmandı görebiliyordum ama yeterli gelmiyordu. Ben onu affetmiştim ,hatta hiç küsmemiştim de çünkü zaten ondan beklenen şeylerdi bana yaptıkları. En çok kırıldıklarımız en çok sevdiklerimiz olurdu , benim ona karşı bir sevgim yoktu. Tanımadığım birini nasıl sevebilirdim ki?
Kırılmamıştım ona, benim kırgınlığım hayataydı.
Yine de " Seni affettim." demedim.
Yeşil gözlerinden yanaklarına yağmurlar yağarken içim sızlayarak bakmakla yetindim.

Benim için ağlasın diye değil eğer bana yaptığı şeyleri başkasına da yaşattıysa diye biraz daha pişman olmasını istedim.

O gece ağlayıp kendime yeni aldığım döşeğin üstünde dizlerimde uyuyakalmıştı. Kendisi uyumuştu ama beni masum görüntüsüyle baş başa bırakmıştı.
Sabahın nasıl olduğunu hatırlamıyorum. Başım yasladığım duvardan aşağı doğru düştüğünde kafası hâlâ dizlerimdeydi ama gözlerini üzerime dikmiş beni izliyordu.

Kızarmış göz altlarını okşayıp "Günaydın." dediğimde
"Gün sen gözlerini açtığın an aydı bana. Sana da günaydın şurimşinem." demişti.

Sesini hiç bu kadar samimi ve ağlak duymamıştım.

O günden beri bana hep daha temkinli yaklaşıyor ve 'şurimşinem' diye sesleniyordu.

Bir kere tamirhanede böyle seslenirken Behran amca duymuştu. İkimize birer bakış atıp gitmişti. Bir sevgi sözcüğü olduğunu tahmin ediyordum. Tepki vermemesine de bu yüzden sevinmiştim.

Şimdi yatağın içinde oturmuş çocuk gibi masumca bakıyordu. 'Lan sen koca herifsin.' diye bağırıp
silkesim geliyordu .

"Eee günaydın demedin bana, şov yapacaktım." dedi.
Sesi çatallanmıştı. Boğazını temizleyip ayağa kalktı ve benim yaslandığım kapı pervazının karşı pervazına yaslandı.

Tuhaf bir konumda kalmıştık.

Elini ortamıza doğru uzattığında ne istediğini bilemedim. Elini salladığında elimi avucunun içine bıraktım. Avuç avuca duran esmer ellerimizi birlikte seyrettik.

"Çok güzel değil mi ? Aynı yaratılmışız. " Parmaklarını parmaklarıma dolayıp "Sarılayım mı?" diye sorduğunda reddetmek için dudaklarımı aralayıp
"Hayır." diyecektim ama kafamı aşağı yukarı sallayıp izin verdim. Bedenim ona karşı beynimden daha toleranslıydı.

Kollarını belime sarıp benden uzun olmasına rağmen kafasını göğsüme yasladı. Saçları mis gibi kokuyordu.

"Beni affetsene." Geçen gece üstüne giyip geldiği siyah kazağımı fark edince o uyuduğu zaman alıp giymiştim. Şimdi çıplak göğsü göğsüme yaslıyken kazağımın üstünden belimi parmaklarıyla kıstırıyordu.

"Acıttın." Sesim sakin çıktı. Tekrar kıstırdı ,bu sefer yavaştı.

"Beni affettiğini söyle."

YANGIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin