Bölüm Otuz Altı : Gümüş Halka - Mutlu Son

1.7K 72 27
                                    

Avucumun içinde duran ve güneşte parlayan halkalar içimi kıpır kıpır ediyordu.

Hastayken tüm gün yatağın içinde durmaktan aklıma gelen binbir türlü şeyden en güzeli buydu sanırım.
Bir çift alyans...Parmağımızda taşıyamasak bile boynumuzda taşıyabilirdik ki ben parmağımdan çıkarmayacaktım.
Bence Bilge de çıkarmazdı ve çok da mutlu olurdu. En azından bu fikre tutunarak almıştım bunları.

Yol boyu tek tük atıştıran yağmurla karışık kar tanelerinin yüzüme konmasının keyfini çıkarırken belli belirsiz görünen tamirhaneye doğru adımladım.
İşe gelmiştik ama iş yapmakla uzaktan yakından alâkamız yoktu, ancak oynaşıyorduk.

Tamirhaneye yaklaştığımda kapının önünde yağan kara aldırmadan oturan Bengi ve Berkan'ı gördüm. Berkan yarım ağız sırıtarak Bengi'yi dinliyordu.
Bengi'nin yüzünde arkadaşlarına karşı takındığı samimi ifadesi vardı.

Yanlarına vardığım anda Bengi'nin yanındaki tabureye iliştim.Ondan taraftaki bacağımı yayıp bacaklarımızın temas etmesini sağladığımda bir iki saniye sustu.

Kafasını çevirip yüzümü inceledi,gözleri kısıldığında eş zamanlı çenesi kasıldı. Kolunu omzuma sarıp arkadaşını umursamadan kafamı göğsüne çektiğinde itiraz etmeden döşüne koydum kafamı. Dudaklarını saçlarıma bastırdı.

"Ben en son ne diyordum lan?" diye sorduğunda kahkaha atmamak için alt dudağımı ağzımın içine aldım.

Berkan ise aynı biraz önce Bilge'nin yaptığı gibi yüzümü incelemekle meşguldü.

"Şaka maka bu çocuğun ağzını yüzünü dağıttığını hatırlıyorum aylar öncesinde. Şimdi öyle bir bakıyorsun ki seni bilmesem aşıksın derim." dedi son kelimelerinde Bilge'ye bakarken.

Rahatça gözlerimi kapattım. Kimse bilmezdi,anlamazdı ama giz olmuştuk biz. Çok güzel olmuştuk. Sevda olmakla kalmamıştık,yandaş,yoldaş ve sırdaş olmuştuk. Hatta bilen bilir ki yangın bile olmuştuk birbirimize.

"Belki aşığımdır. " diyen Bilge'nin bacağına koydum elimi. Gülüp yine saçlarımdan öptü.

Bilge'den sonra Berkay kahkaha atarak sövdü. Gerçek olduğunu aklının kıyısından köşesinden geçirmeyi bırakın ciddiye bile almamıştı.

Bir süre daha sakince yağan karın altında oturduk. O ikisi sohbet etti. Ben de Bilge'nin kalbinin atışlarını dinledim .
Berkan kalkıp gittiğinde hemen ardından ben de kalktım. Bilge'yi içeri çekiştirirken gülüyordu.

Tamirhaneye girer girmez kepenkleri kapattım.
Loşlaşan içeriye rağmen yüz hatlarını net bir şekilde seçtiğim sevdiğime bakıp elimi cebime attım.

İki halka parmaklarıma temas ettiğinde parmak uçlarım uyuştu. İlk defa boynumdaki künyenin metalinin buz gibiliği hariç iyi hissettirdi soğuk metal.

Avucumu açıp aramıza uzattığımda gözleri avucuma kaydı. Dudakları aralandı.

Karnım sancıyordu.

İçinde adım yerine onu sevdiğimi ilk söylediğim tarihin yazılı olduğu yüzüğü alıp havaya kaldırdım. Elini uzattı. Dolu dolu olmuş gözlerinden bir damla yaş sağ yanağını ıslattı.

Gümüş halkayı sol elinin yüzük parmağına geçirdim,tam olmuştu. Avucumdaki yüzüğü de avucuna bıraktım. Hiç oyalanmadan sol elimi tutup parmağıma geçirdi yüzüğü.

Göz pınarlarında biriken yaşlarla birlikte gözleri parlayarak bakıyordu.

Bir şey demedim.

Benim yerime o "Şimdi evlendik mi biz?" diye sordu masumca. O kadar güzeldi ki herhangi bir şeye benzeterek sınırlandırmak istemedim. Tariflendiremedim kendi içimde.

"Birbirimize,birbirimizi sevdiğimizi söylediğimiz ilk günden beri evliyiz biz zaten." Dudaklarımı sımsıkı bastırdım dudağının kenarına yarı yarıya.

Sonra burnumu dudaklarına bastırıp kokusunu içime çektim.

"Seni o kadar çok seviyorum ki severken ölecekmişim gibi hissediyorum."diye fısıldadım kendi dilimde. Canımdan can kopuyordu. O kopan boşluğu Bilge dolduruyordu.

Nasıl bu hâle gelmiştim? Onsuzken nasıl bu kadar âciz birine dönüşmüştüm bilmiyorum. Bildiğim tek şey ikimizi şu saatten sonra ayırabilecek tek Allah kulu olmadığıydı.

Ne dediğimi tam anlamadı belki. O da benim anlamadığım bir şeyler söyledi. Dudaklarımı öptü yumuşakça. Avuçlarımızı birleştirdi.

Kalplerimiz iç içe atıyordu.

Burası bizim hikayemizin mutlu sonuydu belki de.
Hiçbir aşk sona ermezdi gerçi. Sadece lafın gelişiydi.

İŞTE FİNALLE KARŞINIZDAYIM.

Daha uzun yazmayı planlıyordum ama biliyorsunuz ki onların yazılacak bir şeyleri kalmadı. Çok güzel oldular. Hep birlikte gördük hikayelerini. Evli,mutlu lâkin çocuksuzlar ki çocuklu bir hikâye arıyorsanız 'Okyanus Mavisi'ne bakabilirsiniz :))

Belki içinizde burası şöyle olsa güzel olur dediğiniz yerler vardır ama ben bu kadar yapabildim. Öyle bir şey varsa da özür dilerim.

Bera&Berat& Baler üçlüsünün hikayesini yarım bırakmayacağım. Yeni kitap yazıyorum onlara. Vurgun...

Orada da yine görüşürüz belki.

Benim söyleyeceklerim bu kadardı. Ben hepinizden razıyım arkadaşlar:*)çok iyi okuyuculardınız. Sıkıldınız belki bilmiyorum ama yorumlarını ve fikirlerini eksik etmeyen herkese bolca teşekkür ediyorum.

Kendinize iyi bakın. Her zaman hoş ve hoşça kalın ♡

27.09.2022
17.45

YANGIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin