Berat
Baler...
Yemyeşil gözlerine bir zamanlar vurgun olduğum adam...Yıllar önce beni bırakıp,tek kelime etmeden ve arkasında bir yıkıntı bırakacağını bile bile terk eden adam karşımda duruyordu.Kapımın önünde öylece duruyordu. Beni görür görmez ayağa kalkıp temkinli ama bir o kadar da hızlı adımlarla yanıma gelmiş ve ağlamaktan bitap düşmüş bedenimi kolları arasına almıştı. Beni saran kollardan kurtulmak yerine aylarca kırgın kaldığım kalbine doğru yasladım kafamı.
"Canım acıyor Baler..." diye konuştuğumda daha sıkı sarıldı. "Özür dilerim Berat,özür dilerim. Hata ettim ama şimdi buradayım. Özür dilerim. Affet beni." dedi. Kendine güvenen,sesi titremeyi bırakın ufacık ton değiştirmeyen adam cümlesini zor tamamladı.
Belime ve omzuma sarılı kolları titriyordu,omuzları sarsılıyordu. Ağlıyor muydu? Birlikte olduğumuz iki yıl boyunca tek bir sefer bile yüzünde doğru düzgün ifade görmemiştim. Kafamı yasladığım göğsünden kaldırıp eskiden olsa tek saç teline kıyamadığım için saçlarını okşayamadığım adamın gözünden gelen iri tanelere baktım.
"Neden özür diliyorsun?" dedim sıkıntıyla. "Seni bu halde koymak istemezdim. Benimde canım yanıyor. Ben bilemedim." Bera'nınkine benzeyen yeşil gözlerine bakamadım. Sonra " Umrumda bile değilsin artık. Yıllar önce çekip gittin. Adını bile unuturdum ya vefadan aklımdasın sade. Başka biri için böyleyim."dedim lâkin dediklerimle kalbimin feryadı birbirine uymadı. Boğazımı temizleyip sesimi yükselttim. Yaşadığımız ve birlikte geçirdiğimiz onca an,onlarca anı bir an için beynime doluşup zihnimi esir aldı. İlkimdi ve ilkiydim, yaşadığım en azından şimdiye kadar yaşadığım en mükemmel anların içinde olan oydu ,bir de en çok acı çektiğim anların içinde olan...
Parmak uçlarım uyuştu. Eklem yerlerinden büküp düzelttim aramızdaki ellerimi. Fark edince ellerimi avuçlarına aldı ve birbirine sürttü. Buz gibi olmuştum.
"Çok soğuksun Berat." dedi sarf ettiğim sözleri tınlamadan.
"Isınırım." dedim. Ellerimi çekip etrafından dolandım ve evimin kapısını açtım. O gittikten sonra kapının kilidini değiştirmiştim. Hemen arkamda olduğunu hissedebiliyordum. İçeri girip bekledim.
İçeri girdi ve direkt salona açılan yere kısacık bir bakış attı.Yüzünde bir şeylerin içinde ukte kaldığını belli eden bir gülümseme belirdi. Dudakları titreyince kendimi tutamadan tekrar ağlamaya başladım. Bera'ya çok benziyordu. Belki de Bera ona çok benziyordu.
"Aynı kalan hiçbir şey yok." dedi. Üstünde ona aldığım siyah ve döşünde "forever" yazan tişört vardı.
"Aynı kalan çok şey var." diyerek yanaklarına uzandım. İçimde bir şeyler koptu. Karman çorman olmuştum."Ne var? Beni sevmiyormuşsun. Her şey aynı kalsa ne olur,neye yarar?" Esmer teni hemen sararmıştı. Korktuğunda ya da bir şeye çok üzüldüğünde böyle olurdu.
"Seni sevmem için hiçbir şey bırakmadın ki bana." dedim içli içli.
Yanağına koyduğum elimin parmakları çok sevdiğim ve çok sevdiği gibi yüzünde turlayınca yanakları kızardı.
"Her şeye rağmen..." dudaklarına yaklaştım parmak uçlarımda yükselip. Boyu benden çokça uzundu. Üniversitedeyken grubumuzun en uzunuydu ki Bilge'den bile uzundu.
Titreyen dudaklarına sakince bastırdım dudaklarımı. Kokusu hiç değişmemişti.
Gözlerini açık tuttu. Sonra onsuz geçirdiğim ve Bera'ya aşık olduğum zamandan önceki kalp ağrılarım gelince aklıma alt dudağını ısırdım. Yumuşakça inledi. Bir adım hatta bir milim de olsa çekilmedi.İki yanda duran ellerinden birini belime yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGIN
Cerita Pendek-Kolyeni bende unutmuşsun , akşam gel al. ×Yangında düşürdüm sanmıştım. -Yangın sayılır... (Ağır Roman filminden replik alıntısıdır .) (Kitabın asıl adı 'Memleketsiz'di çünkü Gazapizm-Memleketsiz dinlerken gelmişti aklıma ama sonra değiştirdim.Yine...