Dünden beri bana küs olduğu için suratı asık gezen koca adam iyice çocuğa dönmüştü.
Dudaklarını büzmüş öylece tamir ettiği arabayla ilgileniyordu."Bilge..." elinden tutup çekiştirdiğimde yandan kısık gözleriyle baktı ve elime vurdu.
"Güzelim benim, dermane dilemın,evindaramın...," diye devam ederek bildiğim ne kadar Kürtçe sevgi sözü varsa hepsini söyledim.
En sonunda pes edip yere çöktüm. Kolumu bacağına sardım ve alnımı kalçasına yasladım.
"A benum şurimşinem,haçen ne vardur bir kerecuk affeylesen?" diye beceriksizce Karadeniz ağzıyla konuştum. Dudaklarımı tulumun üzerinden bacağına bastırdım.
İçi gülen gözlerini gördüğümde bir rahatlık dalgası yayıldı bedenime. Daha bir gündür bile küs değildi bana ama bir ay gibi gelmişti bu kısa süre.
Önümde eğilip kafasını boynuma götürdü ve dudaklarını boynuma kapattı. Derin iç çekişine karşılık ensesinden tutup biraz daha bastırdım. Dudakları hep boynumda kalsaydı keşke.
"Karadeniz ağzıyla konuşmaya çalışan dilini yerim senin çocuuuk...Ohh." deyip baktı ama çektiği dudaklarını iki saniye içinde yeniden boynuma mühürledi.
"Bir an küs kalacağım diye çıldıracaktım. Dün akşam sen bana sırnaşmış uyurken güzel boynunla kendimi doyurmasaydım şimdi hiç de dayanamazdım." Son kez çenemden de öpüp kalktı. Emdiği yer sızladı. Sızısı bile güzeldi ama.
"İz bırakmışım Bengi." Elimi havada sallayıp doğrulduğu için ben de kalktım.
İki gündür tamir ettiği arabanın arkasına doğru çekiştirip kollarımı boynuna sardım ve "Biraz daha iz bırak o zaman." dedim omzuna sığınıp. Kendimi ona aitmiş gibi hissediyordum. Bu kölelik gibi bir aitlik değildi. Eksikliklerimi tamamlayıp fazlalıklarımı törpüleyen ve beni tam anlamıyla kendim yapan bir aitlikti.
Şah damarımın üstündeki deriyi dudaklarının arasına alıp emdi.
Dilini bir süre orada tuttu. Omzuna yatıp boynumu daha çok sundum ona."Kalbin böyle atmaya devam ederse ölürsün Bengi ölürsün." diye dalga geçti. Gözleri gözlerimde oyalanmakla meşguldü.
"Ha ben sizi buyle gorduğum içun ölmezsiniz ama benden başka biru gorur ise ölürsunuz enayiler."diye bağıran sesle birbirimizden ayrıldık. Behran amca yumruk yaptığı ellerini beline yaslamış kafasını aşağı yukarı sallıyordu.
Panikleyip geriye doğru adımlayınca ayağım alet çantasına takıldı. Düşecekken Bilge kolumdan tutup çekince bu seferde onun üstüne düştüm. İkimiz birlikte yuvarlandığımda Behran amcanın garip ve gür kahkahası tamirhanede duyuldu."Ha siz salaksinuz uşaklar. Tencere kapak..."dedi. Bırakın kızmayı,bağırmayı çağırmayı bir de dalga geçiyordu.
Bilge'ye şokla baktığımda gülümseyerek babasına bakıyordu. Sonra bir anda bana döndü.
"Şöyle alık alık bakmaya devam edersen babam var falan demem öperim seni." diye fısıldadı.
"Haa,bir de operum diyor. Her neyse defolun gidun bugün. Eski arkadaşlarum geliy Giresun'dan. Hayde hayde. Kış kış..." diye söylenip kollarını sıvadığında ne olduğunu anlamaya çalışırken beynim durduğu için yerde oturmaya devam ettim.
Bilge çekip kaldırdı ve öylece iş kıyafetlerimizle tamirhaneden çıktık.
"Daha yeni ne oldu böyle?"
"Bir şey olduğu yok şurimşinem. Ben sana ilk aşık olduğum sıralar seni babama anlattım. O da dedi ki 'Belliydi zaten senin bir kızla uslanmayacağın, iyi bari. Adam gibi birine rast geldin.'. Ben beni döver ,sonra bir güzel söver ve kapının önüne koyar sanıyordum ama o daha çok arkamızı kolladı." dedi . Kolunu omzuma atıp kendine çektiğinde belli belirsiz göğsüne yasladım kafamı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGIN
Historia Corta-Kolyeni bende unutmuşsun , akşam gel al. ×Yangında düşürdüm sanmıştım. -Yangın sayılır... (Ağır Roman filminden replik alıntısıdır .) (Kitabın asıl adı 'Memleketsiz'di çünkü Gazapizm-Memleketsiz dinlerken gelmişti aklıma ama sonra değiştirdim.Yine...