Sezen Aksu- Bir Çocuk Sevdim ile yazılmıştır.🌼
~Her şeyin miladı~
Eline doğmak diye bir söz vardır ya hani işte bizim aramızdakini anlatanlardan biriydi bu söz. O 6-7 yaşlarındaymış ben doğduğumda.
O gün hep birlikte piknik yapmak için papatyalarla dolu yemyeşil bir alana gitmişler. Annem derdi ki oraya daha önce de birçok kez gitmelerine rağmen ilk kez o gün o kadar çok papatya görmüşler. Üstlerinde gezen kelebekler, yiyecek arayarak cıvıldayan kuşlar... Hatta bir de sincap görmüş annem. Ona göre o gün o piknik yeri yeryüzündeki en güzel yer olabilirmiş.
O, yani Rüzgar kendimi bildim bileli hep annemi çok sevmiştir. Ona ayrı bir saygısı vardır. Ben yokken de bu bu şekildeymiş. O gün de annemle birlikte çimlerin üstüne oturmuşlar ve papatyalardan taç yapıyorlarmış bir yandan sohbet edip eğlenirlerken. Sonra ne olduğunu anlamadan annemin sancısı başlamış. İlk başta her zamanki sancılardan sansa da artık sekizinci ayında olan hamileliğinden endişe de duyuyormuş. Ne kadar yanındaki henüz 6 yaşlarındaki çocuğa hissettirmemeye çalışsa da Rüzgar bir şeylerin farkına varmış ve korkuyla babamın yanına koşmuş.
Sonrası alalacele hastaneye yetişme, doğuma alınma, endişe dolu saatler, çığlıklar, göz yaşları ve ben.
Annem normal odaya alınınca yanına doluşan ailemiz biraz beni sevdikten sonra tabii ki de o meşhur soruyu sormuşlar.
"Ee adı ne olacak?"
O zamana kadar hiçbir isimde karar kılamayan annem ve her şeyi anneme bırakan babam biraz bakışsalar da sessizliğin hakim olduğu odada duyulan cılız bir ses benim ismimin sahibi olmuş.
"Papatya olsun. Onları sevmiş olmalı ki biz papatyalarla oynarken gelmek istedi. Belki de onları görmek istiyordu. Hata yaptık belki de buraya gelerek!"
Sona doğru hiddetlenen sözleri ile telaşa kapılan küçük bir beden... Sağa sola salladığı elleri ile hala elinde tuttuğunu yeni fark ettiği bir papatya tacı...
Annem der ki o papatya tacının farkına varınca gözleri öyle bir parlamış ki... Belki fiziksel olarak bu mümkün değilmiş ama o an onu gördüğüne yemin edebilirmiş. Öyle güzel, öyle canlı, öyle dolu...
Bilirim anne, bilirim. Onun gözlerinin nasıl parladığını en iyi ben bilirim belki de...
Anneme doğru yaklaşmış bir heyecanla. Kucağındaki bana bakmış bir, bir de anneme izin ister gibi. Annem de başını sallayınca gülümseyerek eğilmiş bana doğru. Başıma iliştirmiş o tacı özenle. Büyük geldiğini görünce de haliyle bir kıkırtı koyvermiş ortaya. Buna ne denir bilmiyorum, nasıl anlatılır bilmiyorum ama sanki onun sesini duyunca bilerek yapmışım gibi açıvermişim gözlerimi.
Ve orada ilk defa gözlerimiz denk gelmiş.
Onu dünya gözü ile ilk defa görmüşüm.
O benim gözlerime ilk defa bakmış.
"Gözlerini açtı gözlerini açtı! Beni sevdi! Sevdi!" diye bağırıp henüz yeni doğmuş beni biraz ürkütüp ağlatana kadar en azından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZCE #tamamlandı
Teen FictionO gün benim doğum günümdü ve o şu sözlerle kutladı beni. " Baba oluyorum, hala oluyorsun Papatya! " Doğum günün kutlu olsun Papatya. ° Sessiz bir aşık olabilirsin ama herkes sırasını bekler. by:rose_roar Başlangıç: 26.06.2022