🌼 7

3.9K 134 40
                                    

Ufuk Beydemir - Ay Tenli Kadın ile yazılmıştır.

🌼

~Bazen kendine mukayyet olamadığındandır~

"Görmek, beraber olmak seninle
Çok güzel belki ama
Düşlemek bambaşka."

Belki de elinden bundan daha fazlası gelmediğindendir bir şarkının satırlarında kendine yuva araman.

🌼

Elimden kayıp büyük bir gürültüyle yerle buluşan tepsi beraberinde bardakların da kırılmasına, üstündeki çerezlerin yerlere saçılmasına neden olmuşken beynime komut vermek o an için imkansızdı. İçerideki kalabalığın sesi duyup korkarak arkama sıralanması ile bana doğru hızla adımlayan, az önce öpüşen bir adam ve kadın varken bilincimin yerinde olup olmadığını ben bile anlayamıyordum.

Hani bazı şeyler açıktır. Ortadadır zaten. Neyin nasıl olduğunu da bilirsin de sen... Ama bazen görmek bilmekten seni daha çok sarsar ya... İşte bu tam da o andı.

"Noldu burada böyle?"

"Papatya! Iyi misin kızım?"

"Bir tanem dikkat et! Ayaklarına cam batmasın. Tut elimi."

"Bırak! Ben hallederim."

Daha bir sürü cümle vardı aslında etrafımdakilerden yükselen. Benim seçebildiklerim sadece bunlarkan son ikisinin kimlere ait olduklarını da kavrayabilmiştim. Rüzgar ve abim.

Rüzgar'ın endişe dolu bakışları ve beraberindeki sesi bana uzanırken elleriyle gözleri ile bir beni yokluyor bir de yerdeki muhtemelen önüme - arkama dağılmış cam parçalarına bakıyordu. Ellerinin ellerime temas etmesine az bir mesafe varken yükselmişti abimin sesi.

Sesi hiç olmadığı kadar sertti. Çünkü karmakarışıktı, ne yapacağını bilmiyordu. Ne yapsa doğru olur, ne yapsa beni bu durumdan kurtarır...

Kendinin de bir zamanlar derinlemesine tattığı bu kalp yangısını nasıl tek kız kardeşinden uzak tutardı, bilmiyordu.

Öfke doluydu. Şu an karşısında durmuş, kız kardeşine endişe ile bakan adamı dövmek istiyordu. Adamın ne yaptığından, kime ne acısı verdiğinden hiç haberi yoktu ama abi yüreği - zamanla baba yerine konmuş bir abinin yüreği- bunu anlayamıyordu. Hayır. Anlamak istemiyordu.

Sesi titriyordu belli bir yükseklikte. Çünkü biliyordu ki ne kadar istemese de elinden hiçbir şey gelmezdi. Ne öfkesine yenilip bu adamı dövebilirdi ne de medeni bir adam gibi oturup bu adamın mutluluğunu izleyebilirdi can parçası yanı başında günden güne erirken.

Biliyordum. Yüreğinin diline vurdurdukları bunlardı çünkü.

Rüzgar'ın elini itip serice beni alıvermişti kucağına. Meğer en başından beri yapmak istediğim buymuş gibi kollarımı dolayıvermiştim ben de boynuna. Kafamı iyice sinesine gömerken adımları dış kapıya doğruydu açıklama yapmak mahiyetinde bir şeyler uydururken.

"Papatya zaten iyi hissetmiyordu pek. Muhtemelen bir an güçsüz hissetti kendini. İzninizle ben onu eve götüreyim."

"Oğlum dur, ben de geleyim." derken annemin endişeli sesi ile adım sesleri duyulmuştu ki abim onun geride kalmasına ikna etmişti. Biliyorduk ki bizim bu gece de abi kardeş sarılmaya, dertlerimizi ortaya dökmeye, biraz da ağlamaya ihtiyacımız vardı.

Çokça da, başımızda yorgan, yalnız kalmaya.

🌼

Kaç gün geçti bilmiyorum. Gecem gündüzüm birbirine girmişti sanki. Odamın perdesi hep kapalı idi. İstediğim vakit uyuyor istediğim vakit kalkıyordum. Bazen abim evdeyse ya da annem, onlarla birlikte bir şeyler yemek için aşağı iniyordum. Günün çoğunluğu hep odamdaydı onun dışında. Ders çalışıyorum da en büyük bahanemdi son sınıf olmanın verdiği hem okulun sonlarına yaklaşmamızın sağladığı devamsızlık sorunu yokken hem de gerçekten ders çalışmamın gerektirdiği gerçekle. Hoş, çalışıyor muydum yoksa sadece bakışıyor muydum kitaplarla belli de değilken yine de bazen anlık da olsa kafamın dağılmasına yardımcı olmuyor değildi.

SESSİZCE #tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin