🌼27

1.9K 97 31
                                    



"Bazı insanlar gök yüzünde hayaller görürdü."



🌼


"Ne?" diye şaşkınlıkla söylenen aralık dudakları ve kocaman açılmış gözleri ile abimdi. Annem de bir o kadar şaşkındı ama o daha çok işin eğlencesindeymiş gibi gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Ben ve Kerem ise abimle aynı duyguları paylaşıyorduk. Ikimiz de bunun nasıl olduğunu anlayamamış olmalıydık. Ve şimdi abimin refleksle sorduğu soruya ya güzel  ve makul bir cevap verecektik ya da konuyu değiştirmeliydik. Ama tahmin edilmesi kolaydı ki buna verecek makul ve mantıklı bir cevap... Yoktu.

Şaşkınlığımı aslında daha çok içine kendimi bilerek düşürdüğüm utanç duygumu bir kenara itip Kerem'e bakmadan abime doğru ilerlemeye başladım. Temasın ve yakın mesafenin insanları bir şeylere ikna etme konusunda işe yaradığını biliyordum.

" Abi, şey. "

" Ne?!"

Ona doğru adımlayan ayaklarım yüksek çıkan sesi ile bir an bocalasa da yolumdan vaz geçmedim. Çünkü anın şaşkınlığı ve ne olduğunu tam olarak bilememesinden kaynaklı böyle davranıyordu. Hakkıydı da. Ben olsam onun yerinde ben de kontrolsüz tepkiler verebilirdim. Ben bunu biliyordum ve az önceki saçma cümlemize rağmen de hâlâ bir nebze sağlıklı düşünebiliyordum ama aynısını arkamda bıraktığım adam için söyleyebilir miydim, emin değildim. Çünkü abimin sesinin yükseldiği an durduğu yerden hareketlenmiş, bize doğru birkaç adım atmıştı. Sanki beni korumak istermiş gibi.

Bu hareketi , diğer her hareketi gibi kalbimi yumuşatıyordu aslında. Ama şu an bunu yapması ne kadar doğruydu, bilmiyordum. Sonuçta beni korumak istediği kişi abimdi. Babamın yerine koyduğum adam.

" Efendim, sakin olsak. " diye normalden yüksek sesle konuşan Kerem'di. Ne diyeceğini, nasıl hitap edeceğini bilemiyor olmasından dolayı böyle demiş olmalıydı. Ki abim de bunu anlamış gibi adını söyleyerek ona karşılık verdi.

Onunkinden daha yüksek ve ne yapmaya çalıştığını anladığını , buna şaşırdığını belli eden bir ses tonuyla.

" Kurt! "

Yüksek sesleri ve yüksek konuşmaları sevmezdim. Gergin ortamları da zira. Beni daha çok gerer ve korkuturdu açıkçası. Kerem'i evime getirirken de aslında böyle bir ortamın olacağını düşünmemiştim. Abim çok saygılı ve sevgi dolu bir insandı. Kerem de öyleydi. Hâl bu olunca hiç sesler yükselmez sanmıştım. Biraz şaşırılır , konuşulur ama sonunda tatlı bir ortamda kahvaltı yapardık diye düşünmüştüm.

Hatta bu işten zararlı çıkacak biri olacaksa da bu ben olurdum sanıyordum. Abimle Kerem iyi anlaşır ve beni utandırırlar sanmıştım. Yanılmış mıydım yani...

Bir an gözümün önüne dizilerdeki sahneler geldi. Hani şu istenmeyen kızın - oğlanın olduğu. Kız ya da oğlan istenmezdi aile tarafından. Ve diğer kişi de ailesi ve sevdiği kişi arasında kalırdı.

Içime düşen korku kimseye söz hakkı verdirmeden beni araya soktu. Saçmaydı bu hissettiğim şu anda, biliyordum lakin... Konuşan ben oldum bu defa. Onlara göre sesim kısıktı tabii ve isteseler beni duymazlar , dinlemezlerdi bile. Ama saygıları ve sevgileri mırıldanır gibi konuşsam dâhi bana kulak vereceklerini gösteren en büyük şeylerdi.

" Abi, biliyorum şaşkınsın. Anlamaya çalışıyorsun ne olduğunu. Haklısın. Ama her şeyin bir açıklaması var tabii ki. Oturalım ve güzelce konuşalım. Kerem? Hadi gel sen de oturalım masaya. "

SESSİZCE #tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin