özel bölüm 3

697 22 11
                                    


Kafayı senle yemekten...

Bu bölüm Mavi- Sen ve Yıldız ile yazılmıştır.

🌼

" Allah'ın emri, peygamber efendimizin kavli ile kızınız Papatya'yı oğlumuz Kerem'e istiyoruz. "

" Gençler birbirini görmüş, beğenmiş, bir yuva kurmak istemişler . Bize de onların bu isteğini kabul etmek, bu yolda onlara yardımcı olmak düşer. Öyleyse, tabiri caizse... Verdim gitti. "

🌼

Kafamın içinde bozuk bir radyo vardı tek bir frekansta sabit duramayan, bir şarkı bitmeden diğer kanala geçen... Duygularımı alt üst eden bozuk bir radyo. Ne hissettiğimi değil ne hissedeceğimi unutturan...

Farklı dillerde.

Farklı ritimlerde.

Ve farklı hissiyatlarda.

Kalbim göğüs kafesimi dövüyor gibi hızla çarpıp duruyordu. Nefes alabilmek ve onu ciğerlerime ulaştırabilmek zorluyordu. Hâlbuki... Hâlbuki geceyi bitirmiş öylece yatağımda uzanıyordum.

Sakin olmalıydım.

Belki mutluluğun getirebileceği hafif bir heyecan olması doğaldı ama... Ama bu biraz fazlaydı sanki.

Hayır.

Hayır ama.

Değil...

Kerem'le evleniyordum...

Çünkü Kerem'le evleniyordum.

Ben sevdiğim adam ile evleniyordum. Tabii ki sadece küçük bir heyecanın gölgesine sığınıp sakin sakin uyumayacaktım. Belki de çıkacaktım dışarı ve insanlara haykıracaktım mutluluğumu. Belki de... Bunu yapacaktım.

Doğrulmadan yataktan, yatağın yanındaki berjerin üzerinde duran telefonuma uzandım hemen onu aramak için. Ekranı açmak için uzattığım parmağım amacına ulaşamadan ekran kendiliğinden aydınlandı ve bir çağrı düştü ondan, odayı onun zil sesi doldurdu.

O sevgilimdi. Hatta o evleneceğim adamdı. Ama ona hissettiklerim o kadar coşkulu ve duruydu ki ondan gelen bir çağrıyı cevaplamak için bile yatağımdan doğrulmam gerekti, öyle hissettim. Öyle yapmalıymışım gibi. Hani ayıp olur gibi değil de buna layıkmış gibi.

" Efendim? "

" Güzelim... "

Sadece bir kelime. Bundan çok değil birkaç ay kadar öncesi olsa ve herhangi birinden duysam bu kelimeyi gözlerimin önüne bir sürü anının gelmeyeceği bir kelimeydi. Yüzüme bir gülümseme kondurmaz , gözlerimi nemlendirmezdi. Içime bir neşe ekip göğüs kafesimi sıkıştırmazdı. Sadece bir kelimeyken bunları yapamazdı çünkü. Fakat şimdi bu tek kelime, tüm bunları yapıyor üstüne beni telefonun ucundaki adama daha da çok bağlıyordu.

Bazen, bazı zamanlar abarttığımı düşünüyordum içimdeki aşkı sözlere dökerken. Bu kadar olamaz ki, nasıl olur ki diyordum kendi kendime. Çünkü usta bir şair gibi davranıyordum. Bir yazar gibi... Öyle büyük sözler , öyle içli sevgiler.

Evet, ben ne bir şairdim ne de bir yazar. Lakin gözlerimi dahi kapattığımda gördüğüm bir adam vardı hislerimde. Ellerinde birbirinden güzel gerçeğe dönen düşlerle o kocaman, mutluluktan da öte bir his iken onu istemsiz satırlara dökmek işten bile değildi. Bu yüzden ben tek bir kelimenin bile peşine düşüyor, ona yeni anlamlar katıyordum herkesten ve kendimden habersiz. Bir kelimenin bile anıları oluyordu, hissettirdikleri.

SESSİZCE #tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin