🌼24

2.6K 137 70
                                    


Firuze - Melike Şahin ( Sezen Aksu) dinleyerek yazılmıştır.

"Seni seviyorum. Yarın da seveceğim. Ve diğer gün de sevmeye devam edeceğim."

🌼



" Papatya Abla! Hoş geldin! Çok özlemişim seni. " diyerek bana sarılan Sena'ya ben de aynı samimiyetle karşılık vererek ona doladım kollarımı.

Bugün günlerden yine bir cumartesi idi. Dün gece uçakla İstanbul'a gelmiş ve doğru düzgün kimseyi görmeden uyumak zorunda kalmıştım. Şimdi de saat öğlene geliyordu ve ben kalkalı henüz çok olmamışken Melda Teyzelere gelmiştim. Çünkü evde tek abim vardı ve ondan öğrendiğim kadarıyla annem Melda Teyze'ye yardım etmek için sabah erkenden buraya gelmişti.

" Hoş buldum hoş buldum. Ben de seni çok özlemişim! Nasılsın, neler yapıyorsun? Anlat bakalım. "

Kollarını benden çeken Sena ile ben de ileri adımlayıp kapıdan içeri girdim ve kapıyı kapattım. Içeriden annem ve Melda Teyze'nin sesleri geliyordu.

" Valla ne olsun Papatya abla. Uğraşıp duruyorum okul, sınavlar falan filan. Başka da bir şey olduğu yok. Işte şimdi de abim geldi, biliyorsun. Biraz onunla vakit geçiriyorum farklı olarak. Öyle."

Sitemli sesi bana bir zamanlarki - gerçi şu anda da çok farklı değildi ya - kendimi hatırlatırken gülmeden edemedim. Saçlarını okşayıp mutfağa adımlamaya başladım. O sırada salonda oturup televizyon izleyen adam dikkatimi çekerken adımlarım ister istemez yavaşlamıştı. Birkaç adım sonrasında ise öylece kaldım zaten olduğum yerde.

Ne çok... Ne çok zaman geçmişti öyle onu görmeyeli, varlığını bir yerlerde hissetmeyeli... Bir zamanlar ona çokça alışmış ve onsuz yapamayan kız çocuğu oturduğu yerden hâlâ neler olduğunu anlamaya çalışır gibi bakıyordu şimdi bende. Mutsuz değildi. Dargın da değildi. Hissiz hiç değildi ama garipsiyordu. Garipsiyordu çünkü o günlerde neler hissettiğini, nasıl hissettiğini hâlâ hatırlıyordu. Yeri geldiğinde deli gibi çırpınan kalbinin sesleri halâ kulaklarına yankı yapabiliyordu çünkü o , hayatında hiç o kadar şiddetli ses duymamıştı daha önce. Şu son günlere kadar... Acıdan kıvranan kalbinin sızısını ise sanırım ölse unutamazdı... Yine de kalbinin üstüne çiçekler , papatyalar ekmeye devam ediyordu. Biliyordu. Biliyordu uğur böcekleri de konduracaktı onlara.

Gözümün önünden birer film şeridi gibi anılar geçip gidiyordu. Güldüğümüz, ağladığımız... Daha nice yaşanmışlıklar akıp giderken zihnimde en derinlerde bir yerlere saklanan geçmiş... Geçmiş her zaman olduğu gibi buruk bir tebessüm veriyordu.

Tebessüm ettim. Ona, o görmedi ama ona tebessüm ettim. Biraz buruk, biraz sevinç dolu...

Mutfağa yönelen adımlarımın yönü değiştirip ona ilerlemeye başladım. Sena ise o sırada mutfaktan içeri girmişti bile.

Adım seslerine olsa gerek oturduğu yerden kafasını benden tarafa çevirdi ve o da az önce benim olduğum gibi kalakaldı.

Bakışları... Allah'ım bakışları o kadar ağır yüklerle kuşatılmış gibiydi ki o gün ekranda gördüğümden çok daha fazlası olduğuna, çok daha fazlası ile mücadele ettiğine emin oldum. İçim burkuldu. Sanki çocukluğum, geçmişim kırılmış gibiydi.

Kaldığı yerden çiçek ekmeye devam eden kalbimin içindeki o kız çocuğu tekrar kafasını kaldırıp onun gözlerine bakarken gözlerimin nemlendiğini hissettim. Hafiften de oraya bir acı çökmüştü sanki.

O kız çocuğu kafasını yeniden önüne eğip işine devam etmeye çalışırken sol gözünden bir damla yanaklarından aşağı kaymaya başladı yavaşça. Lakin fazla ilerlemesine izin vermedi. Hemen sildi ve devam etti uğraşmaya çiçekleri ile.

SESSİZCE #tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin