7.BÖLÜM:YÜZÜK

9.2K 346 13
                                    

Selam👋
Nasılsınız?
Gününüz güzel olsun.🤍

Babamla Mustafa'nın arasında muhabbet dönerken annem ve Ayten Teyze de onlardan farklı değildi.

   Ablam odasına gidip eniştemle konuşacaktı. Abim zaten bu gece geç gelecekti. Arsen'in de bu sene sınavı olduğu için ders çalışması gerekiyordu. Bana da Asil kalmıştı.
"Annem."

   Fısıldayışımı sadece o duymuştu. Kıkırdayarak bana doğru adımladı. Kollarını bana doğru uzattı.
"Yesin mi anne seni?"

   Kısık sesle konuşuyordum. Bu 'anne' mevzusunu kimse bilmeyecekti.

Dış kapı çalınca kucağımdaki Asil'le kapıya ilerledim. Kapıyı açtım. Karşımda neredeyse Mustafa'nın kopyası olan bir adam vardı. Babasıydı sanırım.
"Hoşgeldiniz efendim."
"Hoşbulduk kızım."

    Kucağımdaki Asil heyecanlanıp kollarını adama uzattı.
"Tete."

   Dede diyordu.
"Saf çocuk. Gel bakalım."

    Kucağımdan ona gitti. Salona girdiğimizde tüm bakışlar bize döndü.

Biraz zaman geçtikten sonra Mustafa nihayet beni fark etmişti. Sıkıntıdan patlamak üzereydim.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Normal?"

   İstediği cevabı alamamış gibiydi.
"Sen?"
"Mutluyum. Senin aksine."

     Bir saattir beni umursamıyordu. Kusura bakmasın ama biz arkadaştık. Benimle ilgilenmek zorundaydı çünkü ben bir arkadaşım toplum içinde yalnız kalsaydı yanından ayrılmazdım.
"Mutsuzum demedim Mustafa?"

    Asil'in dedesinin kucağından inip bacaklarıma koşmasına gülümsedim. Onu kucağıma aldım. Uyku vaktinin çoktan geçtiğini fark ettim. Onun yaşındaki çocuklar 21 ya da 21.5 gibi yatmalıydılar. Saat çoktan 22 olmuştu.

Ayten Teyze ayağa kalktı.
"Yüzükleri de takalım."

Yüzük mü?

Ne yüzüğü?

"Yüzük mü takacağız?"
diye fısıldadım Mustafa'ya.
"Evet."
dedi.
"Keşke haber falan verseydin Mustafa? Telefon boşuna icat edilmedi hani? Graham Bell sen onu sadece cebinde taşı diye tasarlamadı?"
"Asil hasta biraz. Onunla ilgileniyordum. Annem aldı."
"Nesi var?"

   Telaşlanmıştım.
"Şimdi daha iyi meraklanma."
"Neyi vardı ki?"
"Üşütme gibiydi. Uçak yormuş sanırım onu."
"Ha. İyi öyleyse."

    İkimiz de ayağa kalktık. Salonun ortasına geçtik.

"Çocuklar birbirlerine bu kırmızı kurdele gibi bağlı olsun. Ama hiçbir şey onları bu makas gibi ayırmasın. Hep mutlu olsunlar."
dedi babası.

   Kurdele kesilince teker teker herkesin elini öptük.
"Allah mutlu mesut etsin çocuklar."

Mustafa'yla da sarılıp bu faslı bitirdik. Herkese birer bardak çay verip yerime geçtim.

Alyansla oynamak çok eğlenceliydi.
"Hissiyatı çok garip."
diye fısıldadı kulağıma.
"Evet."
"Seni de zor durumda bıraktım ama olması gerekenler bunlardı."
"Sorun değil. Asil için her şeye razıyım. Sadece mutlu olsun istiyorum."
"Ben ikinizin de mutlu olmasını istiyorum. Bir kere gülsen keşke."

     Yüzümde peydah olan gülümsemeyle ona döndüm. Bu sahici bir gülümsemeydi.
"Ha şöyle. Sana gülmek çok yakışıyor."

   Ellerimiz yan yana dururken gözüme ilişen yüzüklerimizdi. Bunlar  evliliğe giden yolda ilk adımlarımızdı. Tıpkı bir bebek gibi.

Bölüm sonu.
Nasıl buldunuz?
Kendinize iyi bakın🤍

ASENA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin