37.BÖLÜM:PİŞMANIM

3.3K 129 6
                                    

Selam. Sınırları doldurun. Yeter artık.
Sınır:50 oy 50 yorum

Bu kıyağımı da unutmayın. Hastaneye gidiyorum bana da bol bol dua edin olur mu?

Bölüme geçebilirsiniz.

Simay'ı kolundan yakalayıp eve soktum.
"Asil, Asel! İçeri girin!"

Asil hızla Asel'in kolunu tutup eve soktu.
"Anne! Ne oluyor?"

Yavuz abi kapıdaydı ve eğer yine Simay'ın aklına salak saçma şeyler sokarsa Simay hepimize cephe alacaktı. Küçücük kızın aklına aptalca şeyler sokuyordu.

Salona girip Umay'ı ablama verdim.
"Yavuz abi gelmiş. Kapıda. Bahçe kapısında."

Abim sıkı bir küfür savurup ayaklandı. Çocukları ve ablamı salonda bırakıp abimin peşinden gittik.

Mustafa da abimle birlikte bahçeye indi. Biz verandadan olanları izlerken Mustafa ve abim, Yavuz abinin yanına adımladılar. Ablam da yanıma geldi. Kucağındaki Umay sessizce etrafa bakıyordu.
"Ne halt yemeye geldin buraya lan?!"

Abimin kükremeyi andıran sesine sıçradım.
"Ben çok pişmanım Arsan. Bırak döneyim evime. Çocuklarıma. Karıma."
"KARIN FALAN DEĞİLİM BEN SENİN!"

Ablam bu zamana kadar hep susmuştu ama artık susmayacak gibi duruyordu. Umay'ı kucağıma bırakıp verandadan indi. Hafif bir yağmur çiseliyordu.
"Aysima. Yapma böyle. Bir hata yaptım sen yapma. Çok pişmanım. Yalvarırım. Geri dön bize."
"Bu zamana kadar iş büyümesin diye ne kadar sustum farkında mısın sen? Kim biliyor eve getirdiğin kadınları? Kim biliyor beni aç bıraktığını? Kim biliyor bana zorla dokunduğunu? Kim biliyor? Susmasana! Anlatsana haydi! Yaptım desene! Kendi çocuğumun canına kıydım sonra sinirlenip tekrar dokundum desene! Diyemezsin! İğrenç bir insansın sen! Bana karım diyemezsin! Onlar senin çocukların da değil! Onlar senin gibi kötü bir adamın çocuğu olamayacak kadar masumlar anlıyor musun?! Anlamıyorsan şöyle anlatayım!"

Herkes pür dikkat ablamın ne yapacağını izlerken ablam elini kaldırıp Yavuz abinin yanağına indirdi. Tokat sesi bahçede yankılanırken herkes şoktaydı.
"Şimdi! Siktir olup gidiyorsun evimden de hayatımdan da! Siktir olup gidiyorsun Yavuz! Bir daha karşımıza çıkmıyorsun!"
~~~~~~~~~~~~
Çay kaşığını sehpaya bırakıp bardağı dudaklarının arasına yerleştirdi. Bir yudum alıp tabağa bıraktı.
"Ne bakıyorsunuz? İçin çayınızı."

Koltuğun köşesine oturmuş ıslak saçlarını bile kurulamadan çay içiyordu.
"Kızım-"
"Çay iç baba. Isınırsın."

Sessizce herkes bardağını kaldırıp dudaklarına götürdü.

Simay salona girip annesinin yanına ilerledi.
"HER SEFERİNDE BÖYLE YAPIYORSUN ANNE! BEN BABAMI GÖRMEK İSTİYORUM! SEN BANA ENGEL OLUYORSUN! BABAMI SEVİYORUM! BEN ONUN YANINDA KALMAK İSTİYORUM! ARTIK SENİ İSTEMİYORUM!"

Ablam öfkeyle ayağa kalkıp Simay'a doğru yürürken hızla araya girdim. Ablam Simay'ın kolunu sertçe kavradı. Simay acıyla bağırıp çırpınırken ablamın elini tuttum.
"El kadar çocuk o abla. Ne dediğini bilmiyor. Bırak kolunu canı yanmasın."

Ablam yavaşça kolunu bırakıp Simay'a döndü.
"Bana sesini yükseltemezsin Simay. Ben senin annenim. Baban da bir süre gelmeyecek. Hani işe gidip birkaç ay dönmüyordu ya. Onun gibi düşün. Tamam mı?"
"Nasıl yani?"
"Öyle işte kızım."
"Tamam."

Simay sessizce olduğu yere otururken Asel de onun gibi oturmuştu. Bana bakıyordu. Ona gülümseyip ablama döndüm.
"Haydi otur. Sakin ol."

ASENA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin