Satır arası yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim çok hoş oluyor yorumlarınızı okumak ve aşırı motive edici.Beğendiyseniz kısaca iyi okumalarr🤍
Hesabımı takip etmeyi unutmayın yeni okurlarım hayalfreya
"Yanlış İnsanlar"
Koridorda kimsenin olmadığına mı sevinsem yoksa Boran Asparşah ve Merih'in kavgalarına mı şaşırsam anlamamıştım. Neden buradaydılar hâlâ dahası neyin hesabından bahsediyorlardı bunlar.
Aslında kendi üzerime alınmamda saçmaydı neticede burası bir hastaneydi ve pekâla kendileri içinde gelmiş olabilirlerdide ama yanlış bölümde olduklarını söylemeliydim, bildiğim kadarıyla ruh ve sinir hastalıkları bölümü bir üst kattaydı.
Düşününce bunlar aile boyu komple seanslara katılsalar hastane bir aya kalmaz milyoner bile olabilirdi bu ekonomik açıdanda iyi olabilirdi sonra da bana bol bol dua ederlerdi tabii, Allah'ım ne kadar akıllı kızım tek taşla kaç milyon kişinin hayatını kurtaracaktım belkide.
Koskoca koridorda bir onlar bir biz vardık ve Merih'in sözleri ciddi anlamda kafa karıştırıcıydı aklıma gelen ve deli gibi korktuğum bir ihtimal vardı ve bunun olması bir felaket olurdu.
"Abi anlamıyor musun görmem gerek onu, dünden beri kafayı yiyorum burada sen gelmiş ne diyorsun!" Merih'in sinirli sesi koridorda yankılandığında etrafını kolaçan etmek isteyen Boran Ağa'nın başını bize çevirmesiyle göz göze geldik. Anında gerildim.
Beni görmeyi beklemediği her halinden belliydi lakin sorun bu değildi sorun tam olarak Merih'ti!
Aklımda onlarca düşünce vardı hangisi mantıklıydı hiç bilmiyordum, dünden beri kim için bu kadar üzülmüştü bu adam?! Neye ölümse ölüm diyordu?!
Merih'te Boran Ağa'nın baktığı yöne baktığında o da beni görmeyi beklemiyordu ama asıl ben onu bu şekilde görmeyi hiç beklemiyordum. Fazlasıyla... Dağılmış gibiydi?
Boran Ağa bana adımlamaya başladı duruşumu dikleştirdiğimde bakışları bedenimi bir şahin gibi keskin dikkatli ve hızlı bir şekilde incelemiş kehribar rengi gözlerinin odağı sonunda tekrar buz mavisi gözlerim olmuştu. Karşımda durduğunda Cahit'inde yanıma yaklaştığını farkettim bakışlarım ona kaydığında çatık kaşlarla Boran Ağa'ya baktığını gördüm, "Cahit sen biraz geride dur lütfen." diye uyarmam ile bana bakmıştı, "Hanımağam," itiraz eder gibi çıkan sesiyle uyarı dolu bakışlar attım, yavaşça gerilediğinde tekrar önümdeki adama baktım, "Neyden bahsediyor Merih." diye sordum soğuk bir sesle.
Ama sorduğum soru yerine, "Senin ne işin var aşağıda tek başına!" diye birden yükselmesiyle şaşırmıştım. Bu adam manyaktı.
"Sanane Boran Ağa sana hesap mı vereceğim." diye çıkıştım sert bir şekilde kaşları dahada çatılırken bakışları delici bir hâl almıştı 'kormuyorsam Allah belamı versin' derdimde zaten verdi vereceğini.
Alayla güldü kehribarları kısıldı, "Parmağında benim yüzüğümü taşıyorsan bana hesap vermek zorundasın demektir Gece!" Dişleri arasında tıslayarak konuşması ile daha da gerildim ama aksine başımı daha da dikleştirip gözlerine daha da net baktım, "Değil bir yüzük bin tane yüzük de geçirsen parmaklarıma, ben istemediğim sürece kimseye hesap vermem, hele sana asla." Kaşları havalandı bir dediklerimle, karşımda Mardin Ağası Boran Ağa vardı ona kafa tutmak hiç kolay olmasada damarım tuttumu kimseyi tanımazdım. Üstelik ne yapabilirdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTARE Kalplerin Alevi (Töre)
أدب المراهقين"Ben de Riva Aşiretinin Hanımağası Gece Riva isem seninle evlenmem, konağınada kuma gelmem!" dedim öfkeyle bağırarak, artık hiçbir şey dayanılacak gibi değildi. Üzerime daha da eğilip beni cam ile arasında kıstırırken aynı öfkeyle bana dişlerini sık...