Belkide kuşlar gök yüzüne dokunmak için öğrendi uçmayı...༺༻
Elimle yatağın yorganını tutup, parmaklarım arasında sıktım. Canımı yaksada bir kaç dakika sonra hoşuma gitmeğe başlamıştı.
Kollarımı boynuna dolayıp anın tadını çıkarırken, Kontinuar kollarım arasında kısık sesle inliyordu. Sonunda zevkle tatmin olduğunda yanıma uzanıp soluklanmaya başladı.
Ona bakarak:
- Ne yaptın sen...
- Ne yaptım karıcım?
- Benim ilkimdi....
- Biliyorum...(gülümseyerek) ve galiba Ben...Ben sana a...
Sözünü keserek:
- SENDEN NEFRET EDİYORUM! BANA NEDEN DOKUNDUN! BEN SANA AİT DEĞİLİM!
- Ne bağırıyon be? Tabiki bana aitsin... şimdi git bakalım Midyeciğinin yanına... Bakalım nasıl gitcen....
- KALK!!! (Tüm gücümle ona vurmaya başladım)
Karşılık olarak dönüp bana sarılıp:
- Şşşş...sinirlenme aşkım....
İterek onu yataktan yere saldım, o da ayağa kalkarak:
- Deliiii!!!!! Ne yapıyorsun! Yaralıyım unuttum mu?
Yatağın üstünde dizlerim üzerine kalkarak, ona sert bir okkalı tokat attım. Gözlerimden yaş istemsizce yanaklarıma süzülerek:
- Şimdi, Dihyenin yüzüne nasıl bakacağım...
Ağladığımı görünce sinirlenip omzumdan tuttu ve beni sarstı:
- Neden kabullenmiyorsun!? Sen beni seviyorsun onu değil!!!
- Bırak beni!!!! Senin kendinden başka umursadığın kimse yok! Duygularımın senin için hiç mi önemi yok!?
- Tabiki var aptal! Çünkü ben seni çok sevi....( durup düşünerek ) ya da boş ver... ( öfke dolu gözlerle gözlerime bakarak) Bir gün gelecek, bana olan aşkını anlayacaksın! Hatta sana dokunamam için yalvaracaksın ama çok geç olacak!
Öfkeden dönmüş gözleri gözlerime kilitlenmiş şekilde bana nefretle bakıyordu. Ama bu nefretin ardında başka bir şey vardı...
Sinirle yine beni yatağa iterek, bana sert bir bakış attı. Sonra pantalonunu giyip dolaptan havlu ve bir kaç kıyafet aldı. Sinirli adımlarla kapıya doğru ilerleyip, kapıyı çarparak dışarı çıktı.
O çıkınca hemen banyoya gidip, duşu açtım. Duşun altına geçip, oturdum ve dizlerime sarıldım.
( o sırada Kontinuar)
Sinirle misafir odasına geçip, elindeki kıyafetleri yatağın üstüne fırlattı. Sonra banyoya geçip iyice yıkandı. Hala siniri geçmemişti, bu yüzden kahve alıp dışarı bahçeye çıktı.
Gece saat 03.45 di. Baykuşların sesi ormanın içinde yankılanıyordu. Kontinuar elinde kahve fincanı düşünceler içinde karanlık ormanı izliyordu.
Onun bu durgunluğunu kırılan vazonun sesi bozdu. Kontinuar ürkmeden sakin ve umursamaz tavırla kafasını çevirip kırılan vazo tarafa baktı.
Sonra da hiç birşey demeden yine kafasını ormana doğru çevirerek:
- Ne var? Ne oldu?
Cin belirerek:
- Efendim, evin etrafında ifritler dolanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙴𝚜𝚊𝚛𝚎𝚝 𓆩ᥫ᭡𓆪
FantasyHikaye cinsellik, korku, cin, mafya ve şiddet içerir. 18 yaşdan küçükseniz psikolojinizi etkileye bilir. Hikaye hakkında tek söyleyeceğim: Aşk beyinde başlar ama kalpde yaşanır. Yani beyin unutsada, kalp tanır sevdiğini💞 Daha detaylı bilgi için hi...