𝟚𝟞 𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

4.4K 234 90
                                    

Efser Boncuğu almak için villadan dışarı çıkıp onu çağırdı. Ormanın içinden koşarak gelen kedi, Efserin kucağına atladı. Aniden gürleyen gök gürültüsüyle yağmurda yağmaya başladı. Bir kaç metre kenarda Kaanın kendi kendine konuştuğunu görünce Efser:

- Bu iyice kafayı yedi...

Sonra kediyi içeri götürdü ve eve bıraktı. Dışarıda kopan fırtına, kos koca ağaçları salıncak gibi sallıyordu. Efser Koltukta uyuyan Sedayı görünce yüzünü ekşidip odasına çıktı.

Kendini yatağa atıp:

- Of...yoruldum...

- Ne yaptında yoruldun?- Dedi sağ taraftan gelen ses. Efser kafasını yana çevirdiğinde Kaanın yatağın diğer tarafında uzandığını gördü. Korkuyla çığlık atıp kendini yataktan yere attı. Sonra ayağa kalkarak elini beline koyup:

- Sen nasıl odama geldin!?

- Unuttum mu? Cinlerle anlaşma yaptım, artık bana yardım ediyorlar.

- Çık dışarı!

Efsere yaklaşıp onu belinden kendine doğru çekti:

- Ben cin değilim, kalmak için yere ihtiyacım var...Ve sen... Sen benim ortağımsın...Bu yüzden seninle kalmam en doğrusu...

- Siktir be... Geç kanepeye, ne yani yatağımda mı uyucan?

- Valla olur sen kanepeye geç, bende yatakta uyuyum.

- Vay pislikkkkk (onu iterek) Hadiiiiiiii!

Bir anda elektirikler gitti ve her şey karanlığa boğuldu. Korkarak:

- K-Kaan?

Odanın içinde kahkaha atarak:

- Gösteri başlıyor Preses.

Efser tek bir hamleyle onu yere indirip, ayağıyla göğsüne bastı:

- Bana bir daha Prenses dersen sikerim seni!!!

Hala yerde yatarken yüzüne düşen kahküllerini tek eliyle geri çekip dudağını ısırdı:

- Ah...İnan çok güzel olur ama sen beni değil ben seni.... Hem şimdi hiç sırası değil, asıl eğlence şimdi başlıyor...

- Ne?

Tam onda çığlık sesi duyuldu ve Efser telefonunun ışığını açarak odadan çıktı.
Salona indiğinde, Sedanın havada gözlerinin içi sim-siyah bir şekilde asılı kaldığını gördü. Elif de korkarak yere yığılmıştı.

20 dakika önce Seda:

Soğuk terler içinde gözerimi kanepete açtım. Dışarıda hala fırtına kopuyordu. Kabus mu görmüştüm? Bu nasıl bir rüya... anlımdan terimi silip hemen odamıza çıktım. Kontinuar yatakta uyuyordu. Onu görünce çok rahatladım ve yanı başına oturdum.

Hemen parmağımdaki Hz.Süleymanın yüzüğünü çıkarıp onun parmağına taktım. O an tek düşündüğüm şey, onu korumaktı.

O mışıl mışıl uyurken onun başını okşadım. Ne kadar yakışıklıydı... Sanki uyuyan prens gibiydi. Yavaşça yaklaşıp, alnına hafif bir öpücük kondurdum. Sonra yanağına, sonra burnuna, sonrada dudaklarına yaklaştım öpmek için...

Tam o anda gözlerini açıp yüzünü yana çevirdi ve ben yalnışlıkla onun boynundan öptüm. Sessizce geri çekilip ona baktımğımda oda başını çevirip, gözlerime baktı. Yüzünde şaşkınlık ve uykudan uyandığı için tatlı bir sersemlik vardı.

Elimi uzatıp gömleğin yakasında olan düğmeleri yavaş yavaş açtım. Sonra yavaşça elimi göğsünden göbeğine kadar gezdirdim. Uykulu sesle:

𝙴𝚜𝚊𝚛𝚎𝚝 𓆩ᥫ᭡𓆪Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin