"Seninle ben görüşmek istiyorum."

1.6K 63 4
                                    

Gökhan ve Metehan askeri okulda tanışmışlardı. Öğrencilik hayatlarının zorluklarını, parasız kaldıkları zamanları beraber geçirdikleri için aralarında sadece kendilerinin güvenebileceği bir bağ oluşmuştu. Üniversitede tanışmış olsalar da yetişme tarzları da benzer olduğu için birbirlerini çoğu konuda anlayıp destek oluyorlardı. Son görevlendirmeleri Metehan'ın doğduğu köye yakın bir yere çıkmıştı. Ve bu sayede çocukluk arkadaşları ile de tanışmıştı Gökhan. Mehmet vardı. Bakkal olmuştu. Babasının bakkalının başına geçmişti. Kemal vardı. Kafası okul derslerine çok basmayınca babası tarlalarında çalıştırmaya başlamıştı. Şimdi köyün en çok kazanan çiftçisiydi. Hatta evlenmişti ve üç aylık minik bir bebeği bile vardı.

Metehan'ın bir sürü arkadaşından biriydi Mihrimah. Sosyal bir insandı girdiği her yerde kendine bir çok arkadaş edinirdi. Ama Mihrimah'a hepsinden farklı baktığını görebiliyordu. Bunu Metehan'ın da fark etmesini beklemişti sadece.

"Ben nasıl böyle şeyler hissederim lan!" Metehan sigarasından bir nefes daha aldı ve içinde biriken zehirli dumanı havaya doğru üfledi. İçindeki korku endişe geçecek gibi değildi. Karşısındaki sandalyeye oturup elindeki çaydan bir yudum alırken ona rahat bir şekilde cevap verdi arkadaşı: "Sanki erkeklerden hoşlanmaya başlamışsın gibi tepki veriyorsun. Abartma kardeşim." Gökhan çayından aldığı yudumla yüzünü buruşturdu. Şeker katmayı unutmuştu. Masadaki küp şekerden alıp çayına attı ve gürültülü bir şekilde karıştırdı.

"Gökhan kötüyüm bak, hala gevşek gevşek konuşuyorsun!"

"Kardeşim ne gevşekliğimi gördün. Ben hep destekleyici bir arkadaş olmuşumdur. Erkeklerden de hoşlansan desteklerim merak etme." çayından bir yudum daha aldı, evet bu sefer olmuştu. Şekeri tam kıvamındaydı.

"Sikicem erkekleri de seni de şimdi!"

"Hiii!! Küfretme yenge kızabilir."

"Yenge deme oğlum! Kız kaç yıllık arkadaşım, nasıl söyleyeceğim senden hoşlanıyorum diye. Yan gözle bakmış olacağım kıza!!"

"Abartma, kızı dağa kaçırmıyorsun. Gidip diyeceksin senden hoşlanıyorum bir yemeğe çıkalım mı deneyelim mi diye."

Metehan gözlerini arkadaşına dikti ve sinirle baktı. Gözleriyle can yakabilse şuan Gökhan'ı parçalamıştı çoktan.. Gökhan ise aklına gelen soruyla elindeki çayı bıraktı. "Bir dakika bu akşam ne oldu da sen böyle dellendin?"

"Evlenmeyi düşünüyormuş. Bir şeyler zırvaladı."

Gökhan kaşlarını çatarken bu sefer o dikti bakışlarını arkadaşına. "Hoşlandığı biri mi varmış?" Korkuyla sorduğu soruya Metehan rahat bir şekilde cevap verince rahatladı. "Yok, hoşlandığı biri falan. Yaşı mı gelmiş öyle bir şeyler saçmaladı." dedi sandalyesinde arkasına doğru yaslanırken.

Lojmanlarının önüne attıkları ufak masa ve bir kaç sandalyede oturuyorlardı. Gece iyiden iyiye serindi ama gündüz o kadar sıcak oluyordu ki bu serinlikten iki genç de şikayetçi değildi ki üzerlerinde ince bir tişört vardı. Lojman köyün biraz daha gerisinde askeri üssün yakınındaydı. Köye hakim ufak bir tepenin üstündeydiler. Metehan derin bir nefes verdi ve arkadaşına döndü. "Ne yapacağım ben devrem?"

Gökhan plastik sandalyesini gürültülü bir şekilde arkadaşına doğru döndürdü.

"Yapılacak tek bir şey var kardeşim." Masanın üzerinde duran çaydanlığı eline aldı ve Metehan'ın önünde duran boş çay bardağını doldurdu. "Miss gibi çay demledim, çay iç ve kabullen. Kaç yaşında adamlarız biz Mete. Ergen gibi utanıp kaçacak mısın!"

"Ya istemezse? Ya reddederse? Ya bana hiç o gözle bakmadıysa? Ben bile ona farklı bir şekilde baktığımı yeni fark ettim.."

"O zaman da sana o şekilde bakması için uğraşacaksın. Hala daha olmuyorsa da bırakacaksın. Ama şansını denemek zorundasın. Savaşın başından pes edemezsin!" Gökhan konuşmasını yapıp havasını da attıktan sonra arkadaşının omzuna vurup içeriye geçti. Metehan ne kadar şov yapmayı sevmeyen biri olsa da arkadaşına hak verdi. Konuşmalıydı. Mihrimah ile konuşup derdini ona da anlatmalıydı. Elini de çabuk tutmalıydı o talibi olan herifle konuşmadan halletmeliydi bu işi. Çayından bir yudum alıp suratını buruşturdu. Soğumuştu. Çaydanlığı eline alıp ayaklandığı sırada içerden Gökhan'ın sesi duyuldu.

Köy, Huzur, SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin