kavuşma, ateşi olan Metehan, sadece uyuyalım..

579 24 1
                                    

Şarkı önerisi: Ayça Özefe - Olmuyor Bak

Mihrimah'ın bakış açısı:

Minibüsten inip engebeli toprak yola bastım. Kabanımın önünü sıkıca kapatıp atkıma iyice sardım kendimi. İçimdeki kalın sweat, onun da içindeki hemşire formam ve giydiğim uzun badi bu soğuk havada beni ısıtmaya ancak yetiyordu.

Hafif buzlanmış ve beyazlamış yolda dikkatli bir kaç adım attım. O kadar çok kar yağmıştı ki dün, acildeki nöbetim sakin geçmişti ilk defa. Bir kaç saat uyuyabilmiştim ama yine de yorgun hissediyordum kendimi. Yorgunluğumun fiziksel olmadığını farkındaydım. Yalnızlıktan yorulmuştum ben. Ailem vefat ettiğinden beri öyle tek başımaydım ki ne kadar süredir ayakta  durduğumu hatırlamıyordum sanki. Metehan ile karşılaşınca yorgunluğumu hatırlamış gibiydim. Onun varlığında, bu kadar kısa sürede ona bu kadar güvendiğimi ve yaslandığımı farkında değildim..

10 gündür görevdeydi ve bana sorarsanız 10 yıl gibi geçmişti bu süre. Başına bir şey gelme ihtimali, canının yanma ihtimali, Allah korusun ama geri gelmeme ihtimali tüylerimi diken diken ediyordu. Ona ne zaman bu kadar bağlanmıştım?

Basılmamış karlara basarak köy meydanından geçtim ve evimize giden sokağa girdim. Nispeten köyün biraz dışındaydı evimiz ve soğuk da olsa yürüyüş yapmak bana iyi gelmişti. Ayağım takılmasın ve yere düşmeyeyim diye attığım adımlara bakarak yürümeye devam ederken evin önüne park eden büyük jeep ile başımı kaldırdım sonunda. Kalbim anlık bir heyecanla çarparken siyah kapısı açıldı ve üzerinde kamuflajları, uzun boyuyla ve geniş omuzlarıyla adeta kalbime meydan okuyan Metehan çıktı arabadan.

Aslında kendisini görmeden hareketlerinden ve arabanın kapısına tutunan ellerinden tanımıştım onu. Nabzım soluk borumda atarken ayaklarımı hareket ettiremedim bir süre. Gözümle hızlıca taradım ve sağ salim bana geri geldiğini kabullenince rahat bir nefes aldım.

Metehan sokağın ortasında kollarını iki yana açmış bana bakıyordu. Zaten hali hazırda çok beklediğim için daha fazla bekletmek istemedim ve koşarak boynuna atladım. Kollarımı sıkıca sarıp bacaklarımı da beline sardım. Belimdeki kolları sıkıca beni kavradığında son on günde hissettiğim en huzurlu anı şuan yaşadığımı hissettim.

"Hoşgeldin." dedi, saçlarımın arasına gömülü olduğu için sesi derinden gelmişti.

"Asıl sen hoşgeldin!" Kendimi geriye doğru çekip yanaklarını iki yanından tuttum. "İyisin değil mi? Yaran falan var mı?"

Metehan yeşil gözleri ile çekik bir şekilde gülümseyip alnıma yasladı alnını. "Turp gibiyim. Ama böyle karşılanacaksak ben hep giderim."

Canım sıkkın bir şekilde alnına vurdum alnımla. "Deme öyle, seni beklemek beni çok yordu."

"Çok mu yoruldun?"

"Yorgundum ama seni görünce geçti.."

Belirsiz bir süre birbirimize bakıp özlem giderdik. Sonra ise aynı anda aramızdaki mesafeyi kapattık ve birbirimizin dudaklarında nefes aldık. Ona aldığım nefes kadar ihtiyaç duyduğum kesinleşmişti şuan. Varlığı ile mutlu olan her zerremin tadını çıkardım ve sevgilime olan özlemimi dudakları ile giderdim. Bir vakit sonra ayrıldığımızda alnıma yaslandı ve nefes nefese kaldık bir süre.

Sonra ise görevden muhtemelen oldukça yorgun dönen sevgilimin hala kucağında olduğumu fark ettim. Yere inmek için omuzlarından kendimi ittirerek aşağıya adım atmaya çabaladım. Ama kollarının baskısı artıp beni yerimde sabitledi ve kaşlarını çatıp mutsuzluğunu gösterdi.

"Nereye?" dedi.

"Yolun ortasında kucağında durmaya devam mı edeyim?"

"Evet!"  Sanki anormal konuşan benmişim gibi bakıyordu. "İstersen eve geçelim," dudaklarıma kısa bir bakış atıp boğuk sesiyle devam etti cümlesine. "Yol ortası uygun değil dersen?"

Köy, Huzur, SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin