özlem

393 17 2
                                    

"Canım sevgilim Mete.." yazıp yazdığını sildi genç kız. "Birtanecik sevgilim.." yazdı yazıp silmekten yıpranmış kağıda. Kırk beş dakikadır masa başında kafa yoruyordu. Mektuba nasıl giriş yapacağını bulamıyordu ki. Metehan gideli bir hafta olmuştu. Ondan bir haber alamıyordu ve özlemden delirmek üzereydi.

"Sevgili Metehan,

Mektuba nasıl giriş yapacağımı bilemedim bir türlü, o yüzden de çok sinirlendim. Zaten bu aralar çok sinirliyim, seni özlemenin ve göremiyor olmanın verdiği öfke var içimde. Gelince sana kızacağım unutturma.

Bir haftadır görevdesin ve bu bir haftadır başıma gelmeyen kalmadı inan bana. İki nöbetim vardı ikisinde de acildeydim. Çok yoğundu neredeyse hiç uyuyamadım. Bir tane anne ve çocuğu geldi trafik kazası geçirmişlerdi. Çok çabaladık ama sonunda kurtuldular. Sanırım bu tatmin ve mutluluk hissi için bırakamıyorum bu mesleği. Nöbet çıkışlarında Güllü ile bir çay ocağına gittik dertleştik. Biraz Gökhan'dan bahsetti. Çok sinirleniyor ondan bahsettiğinde, kimseye söyleme ama bence birbirlerinden hoşlanıyorlar."

Mihrimah yorulan kolunu hafif sallayarak acısını hafifletmeye çalıştı. Masanın üzerine koyduğu çay bardağına uzandı. Sıcak çayı ufak yudumlarla içti. Pencereden yağan kara baktı hüzünle. İçerisi sıcaktı yanan soba sayesinde ama dışarısı yeterince soğuktu.

"Burada tekrar kar yağmaya başladı. Bahçeye ektiğim sebzeler umarım donmaz. Hava yine buz gibi oldu burada. Sen nerdesin? Orada da kar yağıyor mu? Umarım üşümüyorsundur.."

Gözlerinin hafif sulanmaya başlaması ile tavana doğru bakıp geriye döndürmeye çalıştı gözyaşlarını.

"Ninem de iyi bu arada. Bazen tansiyonu çıkıyor bana söylemese de turşu yediğini biliyorum arada. O da seni soruyor. Sanırım aramızda bir şey olduğundan şüphelendi. Nasıl, ne oldu bilmiyorum ama sezgileri güçlü bir kadın.."

Mihrimah uzun saçlarının içinden kalemi geçirdi ve dağınık saçlarını biraz daha dağıttı. Karşısında duran mektuba baktı. İç geçirip masaya sertçe yatırdı kafasını. Neyi vardı böyle, daha kısa bir zaman öncesine kadar bir sevgilisi yoktu. Hayatı oldukça monaton ve sıradandı. Ama Metehan ona açıldığından beri duygu durumu tepetaklak olmuştu. Onu düşündüğünde aynı anda hem heyecanlanıyor hem stres oluyor hem de karnının alt kısmında kelebekler uçuşmasına neden olacak duygular hissediyordu. Bu duygular ona çok yabancıydı..

Hissettiği duygu değişimleri onu yoruyor bitkin düşürüyordu. Sevgilisi görevdeyken bu ruh halleri biraz sakinleşir diye düşünmüştü ama tam tersi olmuştu. Fazla düşünen ve anksiyetik zihninin sadece Mete'nin yanında susması kafasını kurcalıyordu. Hem duygularını alt üst ediyor hem de zihnini sakinleştiriyordu genç adam.

Yanaklarını bıkkınca şişirip dolu bir nefes bıraktı dudaklarından. Nöbeti yoktu, yorgun değildi. Köye gelmişti ve yapacak iş bulamıyordu artık kendine. Ninesinin yanında kendisini oyalayacak bir şeyler bulur diye umuyordu.

Kolundaki saate baktı, akşam yemeği vakti yaklaşıyordu. Ayaklarını sürüye sürüye yerinden kalkıp ninesinin yanına geçti odada. Ninesi sakince yapan karı izlerken elindeki tesbihi dudağından eksik etmediği duası ile sedirde oturuyordu. Beyaz tülbenti pamuk yüzünü daha çok belli ediyordu. Yaşlı kadın torununun bir sıkıntısı olduğunu farkındaydı. Bir haftadır yerinde duramıyor huzursuzca gezip dolaşıyordu .

Mihrimah üzerindeki kazağın kollarını çekiştirerek ninesinin yanına vardı ve başını dizlerine koyup uzandı. Çocukluğundan beri bildiği en huzurlu yerdi burası. Ninesi dua ederken saçlarını okşardı narince, o da gözünü kapatıp hayal ederdi.. uykuya dalardı.

Köy, Huzur, SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin