Olur..

652 40 3
                                    

Y.N: Sonunda bazı ilerlemeleri görebildiğimiz, hikayenin gidişatını bir tık başka boyuta taşıyan bir gelişmemiz var bugün bu bölümde. Yan karakterleri de ne kadar sevsem ve aklımda onlarla alakalı çok güzel gelişmeler olsa da ana karakterlerimi ve yazarken onların beni saran o masum ilgilerini göz ardı edemem.. şimdiden herkese iyi okumalar diliyorum, beğendiğiniz kısımlara yorumlarınızı yazarsanız çok sevinirim, iyi okumalar.. -EVA



Metehan odasında evrak işlerini geç saatte bitirirken ağrıyan belini ve boynunu esnetti. Tüm gün dağda bayırda koşmayı şu evrak işlerine tercih ederdi. Yapmaktan hiç hoşlanmadığı işler olduğu için yine son güne kadar ertelemişti ama en nihayetinde bitirmişti. Son günlerde kendini işine fazlasıyla vermişti hatta bu yüzden biricik ev arkadaşı Gökhan'ın dırdırlarına maruz kalıyordu. Ama kafasını dağıtmak için kendini bir şekilde işine vermesi gerekiyordu.

Mihrimah ile olan son konuşmalarından sonra genç kadına zaman tanıması gerektiğini anlamıştı ve o süreyi seve seve vermişti. Hem son konuştuklarında Mihri ondan etkilendiğini ve ona karşı çekim hissettiğini de söylemişti. Genç kadının ondan etkilendiğini zaten farkına varmıştı ama bu kadar dürüst bir şekilde bunu söyleyebileceğini düşünmemişti.

Dudakları hatırladığı konuşma ile yukarı doğru kıvrılırken artık odadan çıkması gerektiğini fark etti. İşini bitirmiş yine hayallere dalmıştı. Ergenler gibi Mihrimah'ı düşündüğü an gülümsemesi egosunu biraz da olsa zedeliyordu. Ergenliğinde bile kendini bu kadar koyuvermemişti hiçbir zaman. Genelde kızlar peşinden koşardı ve bir kıza çıkma teklifi ettiğinde kabul ederdi. Mihrimah gibi bir kızla şu ana kadar hiç karşılaşmamıştı.

Odasını kilitleyip paltosunu giydi. Dışarısı geceleri eksi derecelere düşüyordu. Şapkasını da kafasına geçirip büyük adımlarla dışarıya çıktı. Çay delisi ev arkadaşı çay demlemiş miydi merak etti. Onun bugün nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. En son nöbetçileri denetlemek için çıkmıştı sonra da haber almamıştı kendisinden. Cebindeki telefonu aramak için çıkardığında karakoldan çıkmak üzereydi. Nöbetçi kulesinde nöbet tutan asker ile göz göze geldiğinde selam verdi. Daha sonra aklına gelen şeyle telefonunu cebine geri koyup askere döndü.

"Hava soğuk mu asker?"

"Hayır komutanım." dedi suratı soğuktan pembeleşse de bakışları ile sert bir şekilde kendisine bakan asker.

"Gökhan yüzbaşı nerede, biliyor musun?" dedi. Gökhan'a cep telefonu ile ulaşmaktan daha kolaydı.

"En son aşı ekibini karşılamıştı köyün girişinde komutanım!"

"Aşı ekibi mi? Köy okuluna mı geldiler?"

"Hayır komutanım. Hani sizin-.." diyip duraksayıp yüzüne baktı asker.

"Benim ne asker!"

"Sizin sevgiliniz komutanım." diye sessizce konuştuğunda ilk başta neyden bahsettiğini anlamadı Mete. Daha sonra Mhirimah'tan bahsedildiğini anladığında karşısındaki adama birkaç adım daha yaklaştı.

"Nolmuş ona? Taksit taksit mi konuşacaksın lan!"

"Yanındaki doktor ile beraber yolda kalmışlar. Hatice ninenin evine geçtiler komutanım."

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Metehan duydukları ile soluğu Hatice ninenin evinde almıştı çoktan. Hala sağanak bir şekilde yağan kar yolları beyaza bularken botlarıyla ve uzun adımlarıyla yolu çok kısa bir sürede bitirmişti. Şimdi ise Hatice ninenin kapısının önündeki ayakkabılara bakarken kafasındaki soruları hizaya sokmaya çalışıyordu.

Köy, Huzur, SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin