yer sofrasında kahvaltı, sürpriz bir kişi

278 18 0
                                    


Evin ortasındaki yer masasına kahvaltılıklar dizilmiş, tandır ekmekleri sobanın üzerinde ısıtılmış sahanda bol tereyağlı yumurta masanın tam ortasına konmuştu. Sabah daha çok erken olmasına rağmen herkes uykusunu almış yeni başlayacak gün için tüm enerjileri ile oradalardı. Şüphesiz en enerjik ve belki de en utangaç Mihrimah'tı. Sabah yaşadıkları yakınlığı hatırladıkça yanaklarının kızarmasına engel olamıyordu. Metehan ise dün ateşlenen ve sayıklayan o değilmiş gibi hızlı bir şekilde toparlanmış, kendine gelmiş etrafa neşe saçıyordu. 

Sofraya elindeki son servis tabaklarını da bırakan Mihri, Metehan'a dönüp Yavuz ve Gökhan'ı da çağırmasını söyledi. Metehan, Yavuz'dan hoşlanmayan ilkel yanını bastırmaya çalışırken homurdansa da arayıp onları da davet etti kahvaltıya. 

"Nasıl oldunuz Yüzbaşım? Daha iyi görünüyorsunuz?" dedi Güllü elindeki peynir tabağını sofraya bırakırken. 

"Sayenizde daha iyiyim sizi ve-.." boğazını temizledi, "Doktor beyi de buraya kadar yorduk."

"Yok canım ne demek, bugün mesaiye yetişelim yeter." diyip kolundaki saate baktı.

"Sizi yetiştiririz hastaneye merak etmeyin." 

Çalan kapı ile Metehan kapıya yönelirken Güllü ortamdan uzaklaşma içgüdüsüyle mutfağa kaçtı. Mihrimah arkadaşının üzerindeki sakinliğin farkındaydı. Yanına geldiğinde sordu.

"Ne oluyor Güllü?"

"Neye?" diye mantıksız bir cevap verdi.

"Sana!" arkadaşının karşısına geçip gözlerinin  içine bakarak konuşmasına devam etti. "Canın bir şeye sıkkın gibi. Yoksa Gökhan sana bir şey mi-..?" cümlesini tamamlamasına izin vermeden konuştu arkadaşı.

"Ayy ne yapacak o bana.." diyip tezgahtan sürahiyi kaptı ve hızla içeri geçti. Mihrimah arkadaşının bu kaçışını anlamasa da ona biraz zaman tanımayı seçti ve o da salona geçti.

Yavuz ve Gökhan sedirlere oturmuş Metehan ile muhabbet ediyorlardı. Yavuz'a ilk başlarda gıcık olsa da şimdi medeni sınırlar içerisinde konuşabiliyordu Metehan. Ona karşı her zaman kibar olan adamı başkalarına karşı böyle kaba görmek hiç alıştığı bir manzara değildi.

"Hadi sofraya.." diyip herkesi yer sofrasına davet etti Mihrimah. Güllü ise sobanın üzerindeki çaydanlıktan çayları doldururken herkes oturmuş muhabbetlerine devam ediyorlardı. Elindeki çayları sırayla dağıttı sofraya. Sonra ise tek boş yer olan Gökhan'ın yanına geçti. 

Geldiğinden beri suratına bakmayan adam o oturunca da rahatsız bir şekilde kıpırdanıp koca gövdesini sıkıştırabilecekmiş gibi kenara kaydı. Güllü ona karşı olan bu tribe göz devirdi. Sofraya rahatça kurulup kahvaltısını etmeye başladı.

"Eee Doktor bey, siz daha burada mısınız?" dedi Mihri.

"Öyle görünüyor en azından bir süre."

"Antalya'ya dönmek için aceleniz yok o zaman?" dedi Gökhan bıyık altından gülerek devam etti. "Bekleyeniniz de yoksa."

Yavuz ufak bir gülümsemeyle cevap verirken Güllü alakası olmayan bu muhabbete yersiz bir öfkeyle girdi.

"Ailesi de var orada, illa bir sevgili mi beklemesi gerekiyor geri dönmesi için?"

Gökhan çok da gözlerine bakmadan cevap verdi. "Biz de ailemizden uzaktayız Hemşire hanım ama bir şekilde idare ediyoruz."

"He yani sevgilinizden uzak olsaydınız 'bir şekilde' geri dönerdiniz öyle mi?" artık neye sinirlendiğini bile kestiremiyordu Güllü. İçinde biriken öfkesini nereye ne şekilde yansıtacağını şaşırmıştı.

Köy, Huzur, SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin