mihrimah-metehan 'hafif smut'

337 21 2
                                    




Gece durmadan devam eden kar fırtınası sabahın ilk ışıkları ile köyü terk etmişti. Sıcaklığını yitirse de evi ısıtan soba Güllü'yü gözüne çok da uyku girmeyen uykusunda yün yorgana sardığı bedenin üzerinden sıcak tutuyordu. Horozların durmadan öten sesi, güneş ışınlarının deler gibi salona girmesi ile köy evi huzurlu bir sabaha uyanmıştı. Mihrimah yanına kıvrılıp yattığı adamı ara sıra uyanıp kontrol etse de çok şükür sabaha kadar bir daha ateşlenmemişti Metehan. Küçücük yatağa bir şekilde sığmayı başaran ikili mutluydu.

Metehan koca bedenini yatağa sermiş Mihrimah'ı ise kolunun altına alıp vücudunun yarısı üzerinde olacak şekilde kendisine çekmişti. Yaslandığı sert ve sıcak göğüste hafif hareketlenip uykusunu almış bir şekilde gözlerini kırpıştırarak uyandı Mihrimah.

Elinin altındaki sert bedene sarılı koluna baktı önce. Sonra onu sahiplenici bir şekilde tutan kollara baktı. En son ise genç adamın kaşları çatık bir şekilde uyuyan suratına çevirdi bakışlarını. Ateşini kontrol edip hızlı bir sağlık taraması yaptı gözleriyle. Dağınık saçlarına, hafif sakallı suratına, çıkık adem elmasına baktı. Bu adam ile sevgili olduğuna bazen inanamıyordu. Gözüne daha önce bu kadar yakışıklı geliyor muydu, yoksa kalbine yaklaştıkça daha da mı yakışıklı olmuştu?

Mete'nin tişörtünden görünen köprücük kemiği ve kaslarını eliyle okşayıp doya doya izledi sevgilisini. Her göreve gittiğinde böyle bir taş içine oturacak mıydı? Acaba nerede, başına ne geldi, hiç cevabını alamayacağı sorular ile mi yaşayacaktı? Hayatı boyunca muzdarib olduğu kaygıları ve endişeleri genç adamın varlığında susuyordu ama o gittiğinde ayyuka çıkıyorlardı. O sesleri zihninde susturmayı nasıl öğrenecekti?

Duvarın üstündeki saate bakıp yataktan çıkması gerektiğini fark etti. Genç adama son bir kez bakıp boynu ve çenesinin birleştiği kısma bir öpücük bıraktı ve kollarından çıkmak için hareketlendi. Metehan genç kızın vücudundan ayrılmak isteyen bedenini kendine daha çok çekip gözlerini açmadan boğuk sesiyle konuştu.

"Nereye?"

"Kahvaltı hazırlamaya."

Metehan aldığı cevaptan hoşlanmamış olacak ki omzundan sarıldığı genç kızı biraz daha kendine çekti ve kafasının üstüne bir öpücük bıraktı. "Sevgilini tek mi bırakacaksın?"

Genç adamın pürüzlü sesi Mihrimah'ın saç tellerini titretti. Kollarını genç adama dolayıp burnunu yasladığı boyundan derin bir nefes aldı Mihrimah. Bu adam her zaman nasıl böyle güzel kokabiliyordu? "Kalkmazsak geç kalacağız."

"İlk gecemizin sabahı böyle olmamalıydı." diyip memnuniyetsizce söylendi.

"Nasıl olmalıydı?" diye merakla sordu genç kız. Gelecekleri hakkında genç adamdan güzel hayaller duymak çok hoşuna gidiyordu.

Metehan kısık açtığı yeşilleri ile kollarındaki kadına baktı. "Hala bu kadar giyinik olmamalıydın mesela."

"Metehan!" diye uyarıcı bir tokat vurdu göğsüne. Metehan ise genç kızın yumuşak saçlarına, gözlerine, zarif boynuna, ona sıkı sıkı tutunan ellerine, ince bileklerine tek tek baktı. Elleri alışılagelmiş bir şekilde tişörtünün altından genç kızın beline yol aldı. Nasırlı parmak uçları ve sıcak avuçları bel oyuntusunda gezinirken sağ eliyle genç kızın çenesini kendine yaklaştırdı. Minik dudaklar kendi dudaklarına yaklaştıkça Mihrimah'ın nefes alışveriş ritmi tekledi ve alttan baktığı genç adamın dudaklarına takıldı gözleri.

"Şu an pek iyi değilim ama." diyip genç kızın hızla endişe dolan bakışlarını sakinleştirmek adına tekrar konuştu. "Bir öpersen daha iyi olurum kesinlikle."

Köy, Huzur, SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin