yargı dağıtan Mihrimah

261 18 0
                                    


Hayatı düzgün gidiyordu aslında genç kızın. En sonunda içini kavuran anksiyetelerini, kuruntularını bir kenara biraz da olsa itmeyi başarmış ve kendisine bir sevgili bile yapmıştı. Onu hep sıkan, bunaltan ve yapmak zorunda olduklarından ibaret olan hayatına Metehan ile beraber renk gelmişti. Ve şuan karşısında olan abisini görene kadar endişesini uzun süredir bu derecede hissetmediğini fark etti.

İyiydi o, en sonunda iyiydi ama şimdi abisi gelip her şeyi mahvetmek zorunda mıydı gerçekten?

"Abin mi?" Sevgilisinin şaşkınca sorduğu soruya kafasını salladı. Abisi ise kenarda durmaktan sıkılmış bir vaziyette hafif şiveli bir şekilde konuştu.

"Hee ya ben abisiyim, sen kimsin asıl sarılıyorsun böyle ulu orta?" dedi. Kendini sakinleştirmeye çalışıyormuş gibi durup nefeslendi. "Kim kız lan bu it?"

Kaşlarını çatıp sert bir şekilde sorusunu yönelttiğinde Mihrimah üstündeki şoku atıp cevap vermeye çalışıyordu. Yıllardır yanlarında olmayıp çekip giden ama yanındayken de hayatı kendisine zehir eden o bakışlar çocukluğunda hissettiği o korkuyu hatırlatıyordu genç kıza. Bir kez daha genç kızın koluna doğru hamle yaptığında Metehan da artık sabırsız bir şekilde araya girdi. 

"Lan bak çekil önümden oglum!" sinirden damarı alnının ortasında atıyordu. Metehan genç adamın sinirinden zerre etkilenmedi ve arkasını dönüp Mihrimah'a yaklaştı.

"Konuşmak zorunda değilsin." dedi makul tutmaya çalıştığı ses tonuyla. Gözlerinin içinde korku ve endişe hakim gördüğü genç kızı sarıp sarmalamak ve korumak istiyordu.

"Mihri siktirtme belanı bak kızıyorum." diye bağırdı. Yüksek ses tonu Mihrimah'ı yerinde sıçartıp omuzlarını titretirken kendini sakinleştirmeye çalıştı. Sevgilisinin yanında bunları yaşadığı için rezil olmuş hissediyordu.

"Tamam, bir şey yok." diyip elini genç adamın koluna koydu. Abisinin bu aşamada sakinleşmeyeceğini ve inadına giderse daha da sinirleneceğini bilecek kadar tanıyordu.

Abisine doğru adım attı. Konuş, der gibi baktı. Abisi ise hala dibinden ayrılmayan Metehan'a öfkeliydi. Kimdi bu dallama ve neden kardeşinini yanındaydı? Ya birileri görseydi, ne derlerdi?

"Kim bu sikik?"

"Ağzını topla!" genç kızın çekinerek ama bir cesaretle söylediği sözler ortamda yankılanınca abisi güldü.

"Bizim sümüklü Mihri abisine kafa tutar hale gelmiş he?" dedi, çok da komik bulmadığı bir olaya güler gibi.

"Neden geldin?"

"Bir de izin mi alcam lan senden!" sinirli sesi yükseldi boş sokakta. Daha sonra Metehan'a yanaştı tekrardan. Burnunun ucuna kadar girip gözlerinin içine dikti serseri bakışlarını.

"Namusumuzu beş paralık ettiğin herif bu mu?" diye aşağılarcasına konuştu. Metehan artık sinirine hakim olmanın son aşamalarını yaşıyordu. Elinden bir kaza çıkmaması için yumruklarını sıkıyordu ama o sıkı yumrukları şu herifin suratında patlatmamak çok zordu.

"Sevgilimle düzgün konuş!!!" Metehan belki sinirine hakim olup sessizliğini korumuştu ama Mihrimah aleni bir şekilde bu kadar hakaretin sevgilisine yapılmasını hazmedememişti.

Genç kızın dediğini algıladığında gözlerini bu sefer kan bürümüştü abisinin. Hızla uzanıp kolunu tuttu ve eve doğru sürüklemeye başladı. "Seni terbiye edememişiz biz. Ne demek sevgilim lan! Katil mi edeceksin beni?!"

Metehan'ın uzanıp müdahale edeceği o ufak süre zarfında Mihrimah çok fazla şey düşündü. Yıllardır ezilip durduğu, hep hesap verdiği, elalem ne der namusuna sahip çık diye tehditlerle büyütüldüğü o abisinin korkutucu kolları şimdi yine kollarını tüm gücüyle sıkıyor adeta kendini çocukluk travmalarına hapsetmek istiyordu.

Lakin bu sefer genç kızın içindeki öfke de büyüktü. Yıllardır susup kalmanın, hep baskı altında büyümenin kendisini ne kadar öfkelendirdiğini şuanda fark ediyordu. Tekrardan kollarından sürüklenip eve hapsedilmeyecekti, bunu tekrar yaşayamazdı. Özellikle Metehan ile böyle güzel ve rahat nefes almayı öğrenmişken asla yapamazdı.

Abisinin sıkıca tuttuğu kolunu tüm gücüyle ters tarafa çekti ve onu kurtarmak için uzanan Metehan'ın kolu havada kaldı. Abisi böyle bir tepki beklemediğinden şok içinde ona bakarken tüm gücüyle bağırdı.

"HAYIR!!" karların yağdığı boş sokakta sesi yankılanırken umrunda olmadı genç kızın. "Hayır, istemiyorum."

Abisi ona karşı gelebilen bir kız kardeş beklemiyor olacak ki zedelenen otoritesini korumak adına bağırdı. "Ne istemiyorsun? Beni deli etme lan!"

"Umrumda değil, ister delir ister bağır."

"Lan namusumuzu iki paralık ediyorsun, sokak ortasında bağırma!" 

"Ben namusuma zarar gelecek hiçbir şey yapmadım!" dedi içinde biriken öfkesiyle. "Peki sen naptın?! Bu ailede bana namus dersi verecek son insan sensin."

Mihrimah titreyen elleriyle abisini işaret ederek konuşmaya devam ederken Metehan bir adım yanındaydı. Her zaman baş etmeye çalıştığı korkularının en azından bir kısmının kaynağının bu herif olduğunu ve sevgilisinin tam da şuanda tüm korkuları ile cesurca yüzleştiğini görmek kendisini inanılmaz gururlandırıyordu.

"Bak o sesini kes yoksa sikerim tüm ses tellerini!" diye tehditkarca yanaştı genç kıza. Metehan seri bir şekilde araya girip göğsünden ittirdi. 

"Ben senden korkmuyorum artık! En son paran bittiğinde geldin sonra arayıp sormadın bile. Şimdi gelip namus diyorsun." Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp başladığına göre daha da özgüvenli hissederek konuşmasına devam etti. "Bana ve sevgilime bir daha laf etmeyeceksin. Bana bir daha asla karışmayacaksın. Ninemden para istemeyeceksin!"

"Lan amına koyim bu özgüven nerden geliyor sana Mihri! Gebertirim seni elimde kalırsın bak!!"

Abisinin öfkeli bakışları ile arasındaki Metehan'ı aşıp ona hem şokla hem de sinirle bakan adamın yanına geldi. Gözlerinde şimdi yeni oluşmuş yaşlar vardı. Yaşadıklarına, yaşayamadıklarına olan üzüntüsüydü aslında.

"Annem babam gitti, bir kere abilik yapmadın bana. Koruyup kollamadın. Kollarında bir kere ağlayamadım senin." Gözlerinden akan yaş yanağına düştü. "Bir kere saçımı okşamadın, yanındayım ben senin kardeşim demedin. Neden abi?"

Ani duygu geçişine adapte olamayan abisi gözyaşları içinde ona bakan ve vicdan kırıntılarını rahatsız eden görüntüyle Mete'nin elinden kurtulup iki adım geriledi.

"Neden beni yalnız bıraktın? Yıllar sonra gelmiş benim namusumla alakalı hakaret ediyorsun. Sen yanımda bile değildin ki benim.." Gözyaşları sicim gibi yanaklarından boşalırken kaderine ağlıyordu belki de genç kız. 

"Şimdi gelip sen olmadığın zamanlarda yanımda durup beni yalnız bırakmadığın için sevgilime laf edemezsin! Bunu diyecek son insansın!!" diyip sevgilisinin yanına geçip elini tuttu sıkıca. "Metehan benim sevgilim, o yüzden bundan sonra laflarına dikkat et."


Genç kız sözlerini gururla bitirdiğinde onu aynı gururla dinleyen elini sıkıca tuttuğu sevgilisi, karşısında dikilirken hala hem öfkeli hem vicdanına oynandığı için şaşkın abisi ve olanları sokağın başından şok içinde izleyen ninesi vardı. Gördüğü torununa şaşkın olduğu kadar Mihrimah'tan duyduğu her söze de daha da şaşkındı..



Köy, Huzur, SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin