Halam biraz da olsa sakinleşmişti. Pazara geç kalmıştım, ama yinede gidecektim yaşlı teyzeler genellikle akşama doğru gelirlerdi belki onlara yetişirim umuduyla satacağımız eşyaları üst kattan aldım ve aşağı kata indim.
Normalde hep halamla satış yapmaya giderdim. Ama halam mutfakta oturmuş ve dolaba gözlerini dikerek uzak diyarlara yolculuğa çıkmıştı.
"Hala pazara gidiyorum gelmiyor musun?"
Halam benim sesimle irkilse de belli etmemeye çalıştı.
"Ben gelmeyeyim sen tek git kızım."
"Ama hala olmaz ki ben tek nasıl yapıcam, sen de gel benimle."
Hiçbir zaman pazara tek başıma satış yapmak için gitmemiştim. Aslında gidebilirdim ama o kart karılarla muhattap olmak istemiyordum.
" Kendimi halsiz hissediyorum kızım sen tek git benimle birlikteyken bile satışları sen yapıyorsun, hadi git sen daha fazla geç kalma."
"Tamam sende ben gelene kadar dinlen biraz, hadi ben kaçar."
Ayakkabılarını giymiş tam dışarı çıkacakken halamın "Satış yaparken gülümse!" Diye bağırdığını duydum.
"Tamam"
derken gözlerimi devirmeyi de ihmal etmedim. Onlar bana beş karış suratla bakarken ben neden onlara otuz iki diş sırıtmak zorundayım.
Sanki onların baş düşmanlarıymışım gibi beni her gördüklerinde kendilerini yüksekte görüp bana aşağılayıcı bakışlar atmaya başlıyorlardı.' Biz onlara bayılıyoruz zaten.' Diyen iç sesimle nasıl dalmışsam pazar yerine geldiğimi yeni fark ettim.
Seri bir şekilde benim kurulu duran tezgahın oraya gidip eşyalarımı (iğne oyası ,lif ,havlu ) yerleştirdim.
Aradan biraz zaman geçmişti ki üç teyzenin ve genç bir kızın buraya doğru geldiklerini gördüm ve hemen suratıma o yapmacık sırıtmayı yerleştirdim.
Tezgahın önünde durup eşyalara bakmaya başladılar. İki teyze eşyalara bakarken genç kız ve yanındaki yaşlı kadın gözlerini bana dikmiş hatta bacaklarıma dikmiş bakıyorlardı.
Aldırmamaya çalışsam da öyle dikkatli süzüyorlardı ki rahatsız olmaya başlamıştım, tam neden bana baktıklarını soracaktım ki genç kızın annesi olduğunu düşündüğüm kadın;
"Hele şu giydiğine bak kız hiç mi utanman yok senin bide böyle yerde."
Ben anlamaz gözlerle onları izlerken genç kız;
"Bunun gibileri utanmayı nereden bilsin dâye bilmez misin sen utanma diye birşey yoktur bunlarda."
Ne saçmalıyor bunlar. En sonunda dayanamayıp;
"Siz ne saçmalıyorsunuz benim giyimim de, kuşamım da sizi ilgilendirmez hatta kimseyi ilgilendirmez anladınız mı? "
O kadar sinirlenmiştim ki sesimin yüksek çıktığının farkında değildim.Benim bağırışım ile birlikte birkaç pazarcı ve pazardaki kişiler durup bizi izlemeye başladılar. Genç kız ve annesi benim böyle çıkışmamı beklemedikleri için şaşkınlık yüzlerinde yer edinmişti. Yaşlı kadın kendini toplayarak;
" Sen kimsin de bana sesini yükseltiyorsun ha, aile terbiyesinden nasibini almamış. Sen benim kim olduğumu biliyor musun ha?"
Sinirle güler gibi bir ses çıkmıştı ağzımdan. Tam kadına cevap verecektim ki genç kız yine laf arasına kendini sokmayı başarmıştı.
" Ne terbiyesinden bahsediyorsun dâye sorsana bi ona ailesi var mı diye! gayrimeşru bir kardeşi de var hatta bu pislik kızın.
"Vışş ne dersin sen keçamin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
RomanceKiraz Sayel 25 yaşında, Aşka kapılarını kapatan genç bir kızdı... Agâh Celikan 30 yaşında, bu zamana kadar kalbinin kapılarını kimseye açmamış, sevgiyi az da olsa kitap ve filmler de görüp, tatmış bir adamdı... ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Hani kız...