Uzun bir aradan sonra geri geldim ve hepinizden özür diliyorum. Arayı bu kadar açmamaya çalışacağım. Bu bölümde sürekli Kat ile Daron arasında gidip gelerek hikayeyi anlattım. Biraz duygu ağırlıklı bir bölüm oldu ama son kısım benim favorim. Hepinize keyifli okumalar :D
Dışarıdan gelmiş olan Amara elinde tuttuğu bir buket çiçeği sallayarak "Bu hafta içinde gelen beşinci çiçek bu Kat." dedi. Kaşığımı çikolata kavanozuna daldırırken gözlerimi Amara'dan kaçırarak televizyona yönelttim. "Çöpe at gitsin." dedim en umursamaz sesimle. En azından umursamaz çıkmasını umuyordum. Bir haftadır Daron ile konuşmuyor, mesajlarına dönmüyor, okulda ondan kaçıyor, çağrılarını ise ya sessize alıyor ya da telefonu Amara'ya açtırıyordum. Kendim dışında herkesi kandırmayı başarmıştım. Annem, Amara, Daron, Peter... Hepsi artık Daron'ı umursamadığımı düşünüyordu. Gerçi bence Amara benim numara yaptığımı anlıyordu. Bir keresinde Daron ile Amara'nın bir sınıfta gizlice konuştuklarını duymuştum. Duyar duymaz koridorda sessiz adımlarla kapıya yaklaşmış ve -yapmamam gerekse de, söz konusu kavgalı olduğum erkek arkadaşım olunca bunu umursamayarak- onları dinlemiştim. Amara aramızdaki kavganın yersiz olduğunu ve benim hala Daron'ı sevdiğimi söylemişti. O an için Amara'ya kızmıştım. Benim adıma Daron'ı sevdiğimi söylemişti. Bir an düşündüm. Daron'ı seviyor muydum? Evet, her zaman nasılsa şimdide sevgimden bir parça bile azalmamıştı.
Ben elimdeki kaşığı kavanoza daldırırken Amara söylenerek çiçekleri çöpe attı. Kaşığı kavanozdan çıkartarak çikolatanın keyfini çıkarmaya başladım. Kısa bir anlığına da olsa onu aklımdan çıkarmayı başarmıştım. "Hadi Kat üstünü değiştir, okula gitme vakti." dedi Amara bir anne edasıyla. Okula gitmek ve Daron ile karşılaşmak istemiyordum. Amara'ya karşı gelmek istedim, sanki yapabilecekmişim gibi... Bu hayatta bir çok şey yapabilirsiniz ama eğer Amara ile arkadaşsanız yapamayacağınız şeylerin başında ona "Hayır." demek gelir. Çünkü iyi bir biçimde insanları ikna edebilmesinin yanında yine de diretirseniz kızabilir ki hiç biriniz onun sinirli halini görmek istemezsiniz. Sinirli olduğu vakit normalde tanıdığınız Amara gider ve yerine daha önce görmediğiniz türden bir insan gelir. Bende bunları gayet iyi bir şekilde bildiğimden fazla diretmeden üstümü değiştirmeye gittim.
Daron
Okula vardığımda etrafa bakındım fakat Kat ortalıkta yoktu. Kantine giderek kendime bir kahve aldım. Bir süredir -aslında Kat ile tartıştığımızdan beri- yemek yemiyor ve kendime gelmek için kahve içiyordum. Kenardaki masalardan birine oturarak sıcacık olan kahveyi ellerim arasına aldım ve kulaklığımı takarak insanlari izlemeye başladım.
"You're the light, you're the night"
(Sen benim ışığım,sen benim gecemsin)
"You're the color of my blood"
(Sen kanımın rengisin)
"You're the cure, you're the pain"
(Sen benim ilacım,sen benim ağrımsın)
"You're the only thing I wanna touch"
(Dokunmak istediğim tek şeysin)
"Never knew that it could mean so much, so much"
(Bunun bu kadar çok şey anlam ifade edebileceğini asla bilemedim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇIĞA ÇIKMIŞ
Viễn tưởngNormal bir hayat istediğinizde evren size tam tersini sunar. Tek istediğim sıradan bir hayattı. Fakat 17. yaş günümde namludan çıkan o kurşun ile işler değişti. En son hatırladığım bir grup gölge yaratıktı. Şuan ise karşımdaki gölge yaratık görünmey...