•Cesaret•

1.8K 84 23
                                    

"Belki de arabayı ben sürmeliyim." Peter alaycı bir ifade ile Amara'nın şöförlüğüne laf atarken bizde arkada Katherine ile gülmeden edemedik. Peter'dan istediği desteği alamayan Amara aynadan tek kaşını kaldırmış halde bize baktı. Biz ise istifimizi bozmadan gülmeye devam ediyorduk. Herkesin ortak kararı Amara'nın arabayı iyi kullanamıyor olmasıydı. Çünkü çok fazla dikkatsizdi ve tek bir noktaya odaklandığında etrafı göremiyordu. En basit örneği; okuldan eve gelene kadar iki kez az kalsın duvara çarpıyor olmamızdı. Evinin önüne vardığımızda şuanda boş olan garaja girdik. Hepimiz arabadan indik ve Amara'nın anahtarı çıkarması ile bagajın arka kısmından eve açılan kapının oraya vardık.

Evet tam da tahmin ettiğim gibi Amara'nın evi oldukça büyüktü. Çiçeklerle süslenmiş olan salondan geçerek oturma odasına geçtik. Oda çok güzel bir biçimde beyazlarla donatılmıştı. Kat ve Amara kıyafetlerini değiştirmek için içeri gittiler. Bende köşede; fotoğrafların bulunduğu yere doğru ilerledim. Az sayıda fotoğraf vardı ve fotoğraflar hep tek başlarına çekilmişti. Bir tane bile ailecek çekilmiş fotoğraf bulamadım. Arkamı döndüm. "Peter nasıl gidiyor?" diye sordum. İki saniye anlamamış gözlerle bana baktıktan sonra kafasını anlamışçasına salladı. "Onu kast ediyorsan her zamanki gibiyim. Değişen bir şey yok." dedi ve güldü. Bende güldüm ve beyaz koltuklardan tekli olanına geçtim. Kızlar geldikten sonra Kat yanıma gelip koltuğun kenarına oturdu. Bende beline kolumu dolayarak Kat'i kendime çektim. Amara ve Peter ikili koltuğa oturdular. "Pekala ne yapıyoruz?" diye sordum. Herkes birbirine bakıyordu. "Doğruluk mu Cesaretlilik mi?" diye önerdi Kat. Başımı ona çevirdim ve haince bir gülümsemeyi takındım. "Kaşınıyorsun." diyerek kısa bir kahkaha patlattım.

Amara ise bu fikre bayılmıştı. Koşar adımlarla gidip boş bir şişe getirdi. Uzun ince ve yeşil renkte olan şişeyi masanın ortasına koydu. Peter da ona yardım ederek dört tane küçük ve yumuşacık olan minderleri getirdiler. Peter ile birlikte yan yana oturduk. Kat geldiğinde karşıma ya da yanıma oturma konusunda karar verememişti. Küçük bir kız çocuğu gibi dilini çıkarıp yanıma oturdu. Böylece Kat solumda, Peter sağımda, Amara ise karşımdaydı. Amara "Pekala başlayalım." diyerek şişeyi çevirdi.

Şişenin ucu Kat'i, arkası ise Amara'yı gösteriyordu. Amara sordu. "Doğruluk mu cesaretlilik mi?" diye. Kat bana baktı ve sırıtarak "Doğruluk." dedi. Amara düşünmeden soruyu sordu. "Yirmi dört saat ömrün kalsa ne yaparsın?" Kat tekrar bana dönerek cevap verdi. "Daron'ın kolları arasında film izlerdim." Gülümseyerek yaklaştık ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Bunlarla elimden kurtulamazsın. Elbette cesaretlilik diyeceksin." diyerek sırıttım. Eliyle beni ittirdi ve gülerek şişeyi çevirdi. Şişenin ucu beni ve arkası Kat'i gösteriyordu. Kat sırıtarak eliyle kapak hareketi yaptı. Hepimiz kahkaha atmıştık. Doğruluğu seçtiğimde Kat gözlerini devirdi. "Pekala Daron. Kendinde bulduğun en rahatsız edici özelliğin." Bunu düşünmeme gerek yoktu. "Damarıma basılırsa gereğinden fazla inatçı olabiliyorum." dedim. Ardından Kat'e ukalaca sırıtarak göz kırptım ve şişeyi çevirdim. Amara'ya soruyordum. "Hayattaki en büyük korkun nedir?" Amara bir süre boşluğa bakarak düşündü. "Boğularak ya da yanarak ölmek." dedi. "O zaman şanslısın Amara. Çevrende hem ateş hem de su bükücüsü var." dedim. O da bana gülerek karşılık verdi.

Amara şişeyi çevirdi. Kat Peter'a soruyordu. Peter havalı bir biçimde cesareti seçtiğini söylerken Kat ona sinsice bakıyordu. Kat "Beş tane cin biber yemeni istiyorum." dedi. Belki bir çok kişi beş tane cin biber yiyebilirdi ama bunlardan birisi Peter değildi. Hepimiz biliyoruz ki Peter ne acı ne sever ne de acı yiyebilir. Amara Kat'in isteği üzere içeriye gitti. Kat ve Peter kovboy filmlerindeki bakışma sahnesini andırmayan şekilde bakışırken Amara elinde kavanozla içeri girdi. Kat "Beş tane-cik!" cik kelimesine vurgu yaparken Peter da sırıtıyordu. Ardından elini kavanoza uzattı ve beş biberi birden ağzına attı. Hepimiz nefeslerimizi tutmuş Peter'ın tepkisini bekliyorduk. Peter tüm biberleri yuttu. Ama ağzını açmıyor ve konuşmuyordu. Fakat bir gariplik vardı. Peter'ın yanakları kızarmıştı. Peter'ın bağırması ile-bağırma mı kükreme mi emin değilim- kızlar çığlık atarak oturdukları yerden sıçradılar. Peter'ın ise ağzından ateş çıkıyordu. Evet aynı bir ejderha misali kısa bir süre ağzından ateş çıktı. Ateşin kesilmesi ile Peter derin bi oh çekti ve Kat'e gülümseyerek şişeyi çevirdi.

AÇIĞA ÇIKMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin