"Demek dört günümüz var." Sesim Mia'nın oturma odasında yankılandı. "Bu çakma baskını nasıl yapacağımız hakkında bir fikri olan var mı?" dedi Amara. Başımı ona çevirdim. "Bence çok da düşünmeye gerek yok. Adımlar basit: Sessizce gir, mahsur kalanları kurtar, sessizce çıkabiliyorsan çık, değilse savaşarak çık." Katherine göz devirdi. "Bu sefer farklı Daron. Burada Calista'nın esir tuttuğu bir sürü kişiden bahsediyoruz ki Calista geleceğimizi biliyor. Eminim evi çok iyi koruyacaktır." Aslında bir bakıma haklıydı. Bir süre Kat'e baktım, düşüncelerine dalmış sabit bir noktaya bakıyordu. Ona baktığımı bile fark etmemişti. "Dört gün beklemek zorunda mıyız?" dedi Peter sabırsızlıkla. Mia ona bilgiç bir ifadeyle baktı. Gözbebekleri pembeleşirken yüzüne bir gülümse yayıldı ve pembe gözleri yerini açık kahverengiye bırakırken karar çoktan verilmişti, buna karşı çıkmayacaktım. Eve gitme zamanı.. Çocuklardan ayrılıp Kat ile eve vardık. Bugün, sonu hoş bitmese de, bana iyi gelmişti. Kendimi daha iyi hissediyordum. Koltuğa oturup başımı arkaya yasladım. Bir müddet gözlerim kapalı halde durdum. Çok fazla şey yaşanıyordu. İçimdeki bağırma duygusunu bastırdım. Elimi tutan el ile başımı kaldırdım. Kat elinde bir filmi tutmuş gülümsüyordu. Filmin ismi ilginçti. 'Marley ve Ben' "Konusu ne?" diye sordum. "Bir köpeğin hikayesi. Buna bayılacaksın." dedi göz kırparak. Bende filmi alıp dvd okuyucuya taktım. Biz her zamanki film pozisyonumuza geçene kadar film başlamıştı bile. Film yaramaz mı yaramaz bir köpeğin hayat hikayesini anlatıyordu. Oldukça güzeldi aslına bakılırsa, içimdeki köpek sevgisini arttırdı diyebilirim. Filmin ortasında Kat'e "Köpek mi alsak?" diye sorduğumda tek kaşını kaldırarak net bir cevap vermemişti. Ama filmin son sahnesinde ben yanıtımı almıştım. Hayır! Gözlerimin hafiften dolduğunu hissettim. Fazla duygusal biten filmin şu sözleri aklıma kazınmıştı: 'Bir köpeğin süslü arabalara, büyük evlere ya da güzel elbiselere ihtiyacı yoktur. Suya batırılmış bir çubuk onlar için yeterli olur.Bir köpek sizin zengin ya da fakir, akıllı ya da sersem, zeki ya da aptal olmanıza aldırış etmez. Ona sevginizi verin, o da size verecektir. Kaç tane insan için bunu söyleyebilirsiniz? Kaç insan size eşsiz ve özel olduğunuzu hissettirebilir? Kaç insan size olağanüstü olduğunuzu hissettirebilir?'
Kat kolunun kenarı ile yanaklarını sildi. "Pekala, çok güzel bir filmdi." Başımla onayladım, mükemmeldi! Kumandanın düğmesine bastıp ekranı kapattığımda odayı sessizlik kapladı. Yerime geçtiğimde Kat bacağıma yattı. Sarı saçlarını okşamaya başladım. Düşünceli düşünceli duvara baktı bir müddet. Aklından geçenleri tahmin edebiliyordum. Fakat dilim söylemeye varmıyordu. Mavi gözlerini ile buluştuğumda dudaklarını araladı. "Tüm bu olanlar.. Bazen sanki hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiriyor Daron. Bu beni ölesiye korkuyor ki." Yanağını avucuma aldım. Başımı eğdim, bir nevi üstüne kapandım. Yüzüm yüzünün dibindeydi, kulağına dudağımı yaklaştırdım ve fısıldadım. "Ben burada olduğum sürece hiçbir şeyden korkmana gerek yok Katherine! Seni canım pahasına koruyacağım. Sen benim dünyamsın." dedim Kat'in parlayan gözlerine bakarken. Kısa bir an bakıştık, şefkat dolu bir öpücük ile karşılık verdi sözlerime. Kapadığımı fark etmediğim gözlerimi açtığımda devam ettim. "Ve sana söz veriyorum ki tüm bunlar bir son bulacak. İşte o zaman, bizim zamanımız olacak." Gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. Güldüğünde dünya benim için duruyordu, büyüleyiciydi ve her gülüşünde üzerimde aynı etkiyi sanki ilk kez görüyormuşum gibi yapıyordu.
Gözlerimi açtığımda her yer karanlıktı. Pencereden giren sokak lambasının ışığı sayesinde etraftaki cisimleri zar zor seçebiliyordum. Koltukla uyuyakalmıştık ikimizde, bacağım karıncalanıyordu. Kat'i uyandırmamak için yavaşça başını dizimden çektim ve ayağa kalktım. Birden önümde bir şey hareket eder gibi oldu, hızla başımı çevirdim. Elimi uzatma ihtiyacı hissetmeden odadaki lambanın düğmesine odaklandım ve ışık oturma odasını kaplarken kimsenin olmadığını fark ettim. Eğilerek Kat'i kucağıma aldım. İstesem onu gücümle de taşıyabilirdim ama uyurken onu taşımak, taşırken o masum yüzünü izlemek, bir zevkti. Merdivenlerden yukarı çıkarken lambanın düğmesini düşündüm ve salon karanlığa gömüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇIĞA ÇIKMIŞ
FantasyNormal bir hayat istediğinizde evren size tam tersini sunar. Tek istediğim sıradan bir hayattı. Fakat 17. yaş günümde namludan çıkan o kurşun ile işler değişti. En son hatırladığım bir grup gölge yaratıktı. Şuan ise karşımdaki gölge yaratık görünmey...